Ela Demirer, yıllar önce annesiyle yaşadığı büyük bir kavganın ardından, rastgele girdiği bir barda geçmişi boyunca unutamayacağı bir gece yaşadı. Adını bile bilmediği bir adamla, tek gecelik bir karşılaşmaydı bu. Kuralsız, kimliksiz, iz bırakmadan yaşanması gereken bir sır…
Ama hayat, bazı sırları saklamaya gelmez.
Yıllar sonra, ablasını istemeye gelen kişinin abisi gözlerinde o geceyi yeniden gördü.
Aynı yanık tütün kokusu… Aynı buz gibi mavi gözler… Aynı sessizlik.
Nedim.
Artık kaçacak yer yoktu. Geçmişiyle, pişmanlığıyla, arzularıyla ve en çok da kendisiyle yüzleşmek zorundaydı.
Ela ve Nedim’in yolları yeniden kesilirken, sırlarla örülü bu bağ çözülmeye başlayacak.
Ama bazı geceler yalnızca bir kez yaşanmalı, bazı adamlar ise hiç geri dönmemeliydi…
TUTKU(+18)
Uyarı: Bu bölüm yetişkin/erotik (🔞) içerik barındırmaktadır. 18 yaşından küçük okuyucuların okuması önerilmez. Ayrıca ilerleyen bölümlerde de benzer yetişkin içerikler yer alacaktır.
Başım dönüyordu.Ama bu, yorgunluktan ya da sarhoşluktan değil, zevktendi.Tenim yanıyor, nefesim düzensizdi. Bedenim çoktan teslim olmuştu.
Gideceğini fark ettiğim anda kolundan tuttum.“Hayır… gitme,” dedim, sesimi zor çıkararak.
Bir an durdu.Yavaşça bana döndü, gözlerimi derinlemesine inceledi.Sonra… boynuma yaklaştı.Tenime, kokuma…Burnunu boynuma gömüp derin bir nefes aldı.
“Şu an kendinde değilsin,” dedi kısık ve boğuk bir sesle.“Pişman olmanı istemem.”
Başımı iki yana salladım ve neredeyse fısıldadım:“Hayır… seni istiyorum.”
Yüzüme baktı, gözlerinde kararsızlık vardı.Sonra sordu:“Emin misin?”
Gözlerimi ona kilitledim, başımı yavaşça salladım.“Eminim,” dedim. “Seni istiyorum.”
Dudaklarıma dokunmadan önce ekledi:“Bir daha birbirimizi görmeyeceğiz. Bu odada olanlardan bir anlam çıkarma.”
Söylediği anda dudaklarım titredi.Ve o an… dudaklarımı yakaladı.Sert ama tutkulu bir öpücük, hemen karşılık verdim.
Dili dilime dolandı; öpücüğü suluydu, derin ve iştahlı.Dudaklarımı ısırdı, sonra yeniden öptü… daha aç.Parmakları tenimde geziniyordu.
Öpücükleri boynuma indiğinde nefesim kesildi.Tenime değdikçe içim titriyordu.Fısıldadım:“Yanık tütün gibi kokuyorsun…”
Durdu, gülümsedi ve boğuk bir sesle karşılık verdi:“Sen de menekşe gibi kokuyorsun.”
Kıkırdadım.“Menekşe kokmaz ki…”
Hiçbir şey demedi, sadece başını eğdi, boynuma yaklaştı.Nefesimi içine çekti ve boynumu öpmeye başladı.Islak, yavaş, emici öpücükler… tenimde kayboluyordu.
Altındaki sertliği hissediyordum, kendini bana doğru bastırdı.Dudaklarımdan bir inleme kaçtı. Memelerime doğru geldi.Sulu öpücükleri durdu, bana baktı. Benden izin istiyordu.Zevkten bayılmak üzereydim.
“İzin isteme… yap,” dedim sabırsızca.
Sözlerime güldü, beni yatağa doğru itti.Gözlerim onun kumaş pantolonundaki kabarıklığı fark etti; aç gözlerle bakmama gülmüştü.Kendini geriye çekti, gözlerim daha çok büyüyordu.
“Hadi bebeğim, tatmin et kendini,” dedi.Anlamaz şekilde ona baktım.“Elle kendini, bebeğim. Tatmin et beni,” diye düzeltti sözlerini.Sözlerine güldüm; üstündeki crop ve mini etekten kurtuldum, yatakta cırılçıplak kalmıştım.Ellerimi memelerimin üstüne getirdim, sıktım. Aşağı doğru gittim, bir parmağımı soktum.Gözlerimi kapattım, onun beni siktigini hayal ettim.Gözlerimi açtığımda bana aç gözlerle ve şehvetle bakıyordu.
“İki parmağını sok,” dedi arzu dolu sesiyle.İki parmağımı soktum, yavaş adımlarla bana doğru yaklaştı.Elimi çektim, eğildi:“Ön sevişmeyi bırak, içime gir artık.” dedim sabırsız bir şekilde
Ön sevişme duygu için vardı ve biz, iki yabancı, sadece tutku için yanıyorduk.Bir parmağını içime soktu.“Bir parmağım bile seni zorluyorsa…” gözlerime baktı, gülümsedi.İki parmağını soktu, inlemelerim ona daha çok zevk veriyordu.Bana doğru eğildi, memelerime öpücük bıraktı. Üç parmağını birden soktu.İnlemelerim artıyordu, inlemelerim onda daha çok şehveti ortaya çıkarıyordu.
Parmaklarını içimden çıkardı.Gözlerimin içine bakarak emdi Ellerini kemerine götürdü, kemeri usulca çözdü.Pantolonunu sessizce sıyırdı, ardından iç çamaşırını da.
“Yanımda prezervatif yok.”Kendini sırt üstü yatağa bıraktım.“Uzun zamandır doğum kontrol hapı kullanıyorum.”Yatağa çıktı, üstüme doğru geldi. Gözlerim aşağı kaydı.Çok büyüktü; korkmuş gözlerle baktığımı görünce, “Ne oldu minik, korktun mu?” dedi.Sözleriyle güldüm.
Yavaş içime soktu, sadece ucunu soktu.Ellerini belime sardı, beni kaldırdı.İçime birden