BöBoğazına kadar gel suyun içindeydi. Kıyafetleri ıslanmış ağırlık yapıyordu. Uzun süredir suyun içinde olduğundan su artık onu üşütüyor. Hareket ettikçe ağına bağlı olan taş daha da dibe çekiyordu. Uzun süredir burada bu suyun içindeydi. Açtı ve üşüyordu. Çok bağırmış ama sesini kimseye duyuramamjştı. Bir kuyunun içindeydi. Hemde içi boğazına kadar su dolu bir kuyuda. Bunu geçen zamanda çırpınmaktan yorgun düşüp çırpınmayı bırakınca nerede olduğuna bakmak için etrafına bakınca anladı. Yukarıdan küçük bir göz büyüklüğünde bir ışık vardı. Kuyunun içi ise kapkaranlık ve ürkütücü. Korkuyordu. Onu bu kuyuya kim atmıştı hiç hatırlamıyor. En son nerede ne yapıyordu? Hatırlamıyor. Dişleri birbirine vururken bir ses duydu. Korkuyla etrafına bakındı. Karanlıkta bir şeyleri seçmesi imkansızdı. Ama bu ses yukarıdan geliyordu. Başını yukarı kaldırdı. Kuyunun kapağı açıldı. İçeri giren ışık gözlerini aldı. Acıyla inledi. Gözlerini kapatıp açtı. Bir kaç saniye sonra ışığa alışan gözlerini kısıp yukarıdan kendisine bakan yüzü gördü. Gördüğü yüzle donup kaldı. lüm...