Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Sana Gökyüzü Ismarladım
Mahalle

Sana Gökyüzü Ismarladım

122Beğeni
4,318Okunma
55 Bölüm
116,296Kelime
9 saat 41 dkSüre
01.09.2025Tarih
Tesadüfler aşkı sever burada. 90'larda çocuk olan iki gencin masum bir bakışmadan, sonsuzluğa kanat çırpan sımsıcak hikayesinde, Leyla&Ömer içimizden birileri... Sosyal medya yok, yasaklar çok, kurallar katı, aile baskısı , abi şerri, mahalle kültürü burada! Biri esnaf çocuğu öğretmen, biri çiftçi çocuğu bir subay; yurdum insanı ve hayatın içinden samimi, gerçekçi ve sıcacık ilişkilerle örülü bu hikaye içinizi ısıtacak.

Sana gökyüzünü ısmarladım,
Gülüşlerinde güneş batsın diye...
Geceleri soğuk olur
Gözlerini düşledim,
İçimi ısıtsın diye...
Nazım Hikmet.



"B planına geçecektik mecburen... Demokrasilerde çareler tükenmez! Her ne kadar bizim ev hala otokrasi ve ılımlı şeriat ile yönetilse de... Nazım'ın dediği gibi bir direnişse yaşamak! Diren Leyla düsturuyla... Büyük halamı aradım! Halam bizim evdeki devrik demokrasiye karşı, Avrupa Birliği sayılırdı. "

1. Bizimkisi Bir Aşk Hikayesi




Pazar geceleri banyo sırası olurdu eskiden. Sobanın üstünde güğümde su kaynatılır, varsa şofbenden su ılıştırılır, oturma odasının ortasına leğen getirilir, çocuklar sıraya dizilirdi. Biz dört kardeştik ve en büyükten başlayarak yıkardı annem hepimizi. Ev ekonomisi en birinci hayat felsefesiydi.

Yıkanan çocuk, havlusuna sarılıp babaannemin oturduğu divana geçer, gözleri iyi görmeyen ama çenesi maşallah pek kuvvetli söylenen babaannemin azarları eşliğinde giydirilirdik. Sonradan kaloriferli eve taşındık. Zaten abim artık leğene sığmıyordu, ergenliğe girdiği için ortada yıkanmak da istemiyordu, hatta hiç yıkanmak istemiyor, pis pis geziyordu. Annem terlikle dövüp zorla küvete sokana kadar! O zamanlar abimin o dayağı yemesine çok gülüyordum. Üniversitede öğrenecektim ki çıplaklığından utanmak, yıkanmak istememek, suyu sevmemek bir ergenlik dönemi özelliğiymiş. Ben abim Murat'ın pisliğine has bir şey sanıyordum.

Dededen kalma iki katlı eski evimiz çok eskidiği için annem ve babam evin tadilatından bıkmıştı da kooperatife yazıldık demişlerdi. Biz kooperatifin ne olduğunu bilmesek de, kaloriferli eve taşınacağımız için iyi bir şey olduğunu düşünüyorduk. 90'lı yılların başında kaloriferli evde oturmak orta direk bir ayrıcalıktan sayılırdı. Leğen günleri sona ermiş küvet günleri başlamıştı.

Babaannemin köyden akrabaları yeni evimizi görmeye geldiklerinde ev gezisi küvetli banyodan başlıyordu. Benim temiz, titiz becerikli ev hanımı anneciğim misafir geleceği gün, küveti örten naylon perdeli boruların üstünden elinde ördüğü tığ işi dantel perdeyi sallandırırdı. Küvetimiz bir dekorasyon harikasına dönüşürdü böylece. Ah o danteller... Ömrümüzü sarmış örümcek ağları gibi her yerdeydiler...

Pazar gecesinden ibaret olan sıralı banyo seansından sonra kızlar odasına çekilip ütülediğim üniformalarıma tekrar baktım. Burada iki açıklama yapmam gerek; Birincisi yeni apartman dairesindeki evimizde ranzalı yatakları olan çocuk odalarımız olmuştu. Ben kız kardeşim Fatma ile küçük odada, abim Murat erkek kardeşimiz Samet ile diğer odada yatıyordu.

İkincisi ise artık koca kız olduğum gerekçesi ile geçen yaz döneminden beri tüm okul formalarını ben ütülüyordum. Koca kız olmanın ölçütü neydi bilmiyordum. İşlerine gelince koca kızdım, ablaydım, anne yarısıydım; işlerine gelmeyince küçücük kızdım, benim aklım ermezdi, abilere salak denmezdi filan! Salak olsalar bile mi yani, diye diretince popoya terlik yemek de koca kızlığın şanındandı. Ve abim cidden salaktı...

Liseye başlayacak olmanın hiçbir heyecanını taşımıyordum. Zaten ilkokul birinci sınıftan beri sınıfın ineğiydim. Fen lisesini kazanmam aileme sürpriz olmadı da, orda boru gibi fen lisesi dururken mutaassıp babamın beni Bursa Kız Lisesine yazdırması bana epey sürpriz olmuştu. Ne var canım Anadolu Lisesiydi orası da? Hem erkek yoktu ne güzel... Fen Lisesine gidip de mühendis mi olacaktım sanki hiç kadın mühendis olur muydu onca erkek arasında! Allah muhafaza! Hem gözüm açılırdı filan... Ne kadar geç

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play