Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Sen Benim Yerime
Dark Romance

Sen Benim Yerime

8Beğeni
156Okunma
2 Bölüm
15,469Kelime
1 saat 17 dkSüre
05.07.2025Tarih
"Burası korku evi değil. Korkunun doğduğu yer"

Esmara, sessizliğin şehir hâline geldiği bir yerdi.
Binalar zarifti, caddeler gösterişliydi ama rüzgâr hep başka bir şey taşıyordu. Hava soğuktu, sokaklar boştu, insanlar az konuşurdu. Çünkü burada geçmiş, hâlâ dolaşıyordu. Ve herkes bunu biliyordu.

Bu şehirde bazı çocuklar gözleriyle değil, sessizlikleriyle büyürdü. Bazı anneler evlatlarını, yaşarken mezar taşlarına fısıldardı. Ve bazı kızlar... doğdukları günden itibaren başkalarının günahlarını taşırdı.

O kız, bu şehrin en derin sessizliğiydi. İçine doğmadığı ama bir şekilde cezasını çektiği her hikâyenin parçasıydı.
Adı Alvina'ydı.

Bir korku evi vardı Esmara'da. Şehrin gölgelerinde, kendi sessizliğini kurmuş bir yapıydı bu. Gençler oyun için giderdi, çığlıklar kısa sürer, sonra herkes evine dönerdi. Ama o gece öyle olmadı.

Alvina Saykut, kapıdan giren kızdı. Korkuyordu ama buna alışkındı. Kendini korumaya, rol yapmaya, güçlü görünmeye... Yalnızca o gece, hazırlıksızdı.

Bodrum katına indiğinde, orası bir oyun alanı gibi görünmüyordu. Karanlık başka bir şekilde titriyordu. Kokular, sesler, hisler... başka bir şeye aitti. Ve biri vardı orada. Zebani.

Alvina, o yüzü tanımadığını sandı.
Ama bazı şeyler tanımadan da hatırlanırdı.

Bu bir korku hikâyesi değildi. Bir kapı açılmamıştı, bir geçmiş uyanmıştı.

Bazı kaderler seçilmez. Dayatılır.

Sen hiç kendi hikâyende başkasının yerini aldın mı?

~Tanıtım~

Üç kapı açıldı o gece.

İki çocuk geçti eşiğinden.

Biri evlat oldu, diğeri lanet.

🕯️

🎵TNK ve Sertab Erener- Bu Böyle🎵

Hayatımın üç dönüm noktası vardı.

Doğumum.

Büyüyüşüm.

Ve ölümüm. 

Her biri, içimde açılan başka kapılardı. Bazıları ardına kadar açıldı, bazılarıysa yalnızca içeri sızan gölgeler kadar kaldı aklımda.

Ölümüm ise bugündü.

Bugün. Her şeyin içime battığı, her şeyin içimden söküldüğü o an. Saykut'ların prensesi değil, laneti olduğumu öğrendiğim gün.

Şimdi kaçıyordum.

Nereden?

Nereye?

Neden?

Bilmiyordum.

Tek bildiğim, beynimin içine kazınmış o tek ses:

"Kaç."

"Kaç."

Kaçıyordum. Ama kovalanıyordum da. Esmara'nın buz gibi sokaklarında yankılanan her motor sesi, beni değil, geçmişimi kovalıyordu.

Geçmiş... bazen geleceğinden daha hızlıydı.

Parmaklarım motorun gazına kilitlenmişti. Dizlerimle onu tutarken, rüzgârı ciğerime değil, yüreğime yiyordum. Geceydi. Esmara'nın ayazı, yüzüme şamar gibi çarpıyordu. Ama arkamdan gelen o ses... Motor gürültüsünün içinden sıyrılan bir uğultu gibi yaklaşıyordu.

Sokaklar ışıksızdı. Binalar hayal meyal. Esmara'da gece hep böyleydi. Soğuk, sessiz ve hep bir şeyleri saklayan.

Ama bu gece, bir sır değil...

Bir hakikat açığa çıkıyordu.

Rüzgâr omzuma çarpıyor, geçmişim sırtımdan sızıyordu. Gözlerim önümdeki karanlığa değil, ardımdaki sesi dinliyordu.

"Nereye kaçıyorsun, Saykut'ların prensesi..." Arkamdan gelen ses buz gibi bir gülüşle devam etti. "Yoksa laneti mi demeliyim?"

Tekerler kaygan asfalta tutunurken, aklım kırık bir saatin tik taklarına bölünmüştü. Saniyeler geçmiyor, zaman bana ceza gibi diziliyordu.

"Kaç. Sil geçmişini. Unut her şeyi."

Gözlerimi kırpmadan devam ettim. Kırmızı ışıklar yanımda kayıyor, karanlık önümde yarılıyordu.

"Kaçsan da... Seni elbet yakalarım. Silsen de geçmişini, izini saklarım. Unutsan da... Hatırlatırım."

Motorun uğultusu içime işlerken, Esmara bir mezara dönüşüyordu. Ve ses, son darbeyi indirdi:

"Burası Esmara, Saykut prensesi.

Burası benim çöplüğüm."

Nereye sürdüğümü fark ettiğimde artık çok geçti.

Tepemde uğuldayan ağaç dalları, yanımda devrilen paslı bir tabela ve motorun altındaki ıslak toprak...

Orman yolundaydım.

Motorun ön lastiği bir çukura girdi, sarsıldım ama durmadım. Gözüm, yolun kıyısındaki kararmış tabelaya takıldı:

"Lerzan Korku Evi"

Frenlere asılmadım. Sadece midem burkuldu.

Hayır... isteyerek gelmemiştim.

Başka hiçbir yol kalmamıştı. Yan sokaklara sapmak istemiştim—ya kaza vardı, ya yol kapalıydı, ya da ortalıkta baygın biri yatıyordu. Tüm şehir, beni buraya sürüklüyordu sanki.

Ve bu...

Onun işiydi.

Biliyordum.

Onu ilk gördüğüm yer...

Son gördüğüm yer olacaktı.

Ben...

Alvina Celestina Saykut.

Saykut'ların prensesi sanıldım.

Hayır.

Ben onların lanetiydim.

Ve şu an...

Üç dönüm noktamın sonuncusundayım.

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play