Aras ise İstanbul'dan İzmir'e yeni taşınmış, içine kapanık ve biraz mesafeli bir gençtir. Alışmaya çalıştığı yeni hayatında, yolları Rüya ile kesişir. İlk başta birbirlerine yabancı görünseler de, zamanla samimiyet ve güvenle aralarındaki mesafe yavaşça kapanır.
Bu hikaye, yazın sakinliği ve küçük kasaba kafelerinin sıcak atmosferinde gelişen, gençliğin neşesi ve tatlı heyecanlarıyla dolu bir dostluk ve aşk öyküsü. Rüya ve Aras, birbirlerine dokunurken sadece birbirlerini değil, hayatın küçük mutluluklarını da keşfedecekler.
Hayatın karmaşasından uzaklaşıp, basit anlarda saklı sevinçleri bulmak isteyen herkes için...
1. Bölüm - İzmir'e Dönüş
Selammm!
Yeni bir kurgu ve yeni bir macerayla geldim. Umarım beğenir ve yazı hissedersiniz!
Başlama tarihlerinizi buraya bırakabilirsiniz👉🏻
03.07.2025
Taylor Swift - Welcome To New York
Yüzyüzeyken Konuşuruz - Bodrum
Taylor Swift - Gorgeous
İyi okumalar dilerim!
💙
Alıştığım ama çok özlediğim bir sıcaklığa ayak bastığımda artık kendimi özgür hissediyordum.
İstanbul'un kavgacı trafiğinden, sıkıcı kalabalığından, kulak tırmalayıcı gürültüsünden ayrı olduğum her an benim için özgürlük demekti. Aylardır içime işleyen karamsarlığından kurtulmak, kanatlarımı çıkarıp gökyüzünde uçmaktan farksızdı.
İzmir'i, doğup büyüdüğüm canım şehrimi çok özlemiştim.
Rüzgarda savrulan saçlarımı umursamadan, valizlerimin minik siyah tekerleklerinin çıkardığı sesler eşliğinde, havaalanının otoparkında gülümseyerek ilerlemeye başladım. Gülümsüyordum çünkü buraya dair her şeyi seviyordum.
Kulaklarımda çalan müzik eşliğinde çıkışa yaklaştığımda gözlerim etrafta gezinmeye, karşılaşmayı beklediğim kişiyi aramaya başladı. Çok uzun sürmemişti, kalabalığın arasında parlayan turuncu saçlarıyla beni bekleyen arkadaşım hemen hemen o metre ötemdeydi.
"Rüya!" dedi elini kaldırıp sallayarak.
Adımlarımı hızlandırıp valizlerimi sürükledim peşimden. Çok yorulduğumu düşünerek uçaktan inmiş olsam da, özlediğim insanları yeniden görmek tüm yorgunluğu bir an olsun söküp atıyordu. Yaklaşık altı aydır görmediyseniz bir hayli artıyordu bu özlem.
Sonunda yanına ulaştığımda kulaklarına varana dek gülümseyerek kollarını açtı ve bana doğru koştu o kısacık mesafede. Güldüğüm sırada kollarını sıkıca bana sardı Senem.
Ancak bu kadar sıkı olacağını düşünmemiştim çünkü özlediğim İzmir havasına doyamadan gidecektim.
"Nasıl özlemişim!" dedi sonunu uzata uzata. Sevinerek güldüm seslice. Onunla çok daha uzun zamandır görüşmemiştik. Vizelerimizin tarihleri denk gelmediği için nasip bugüne, 23 Haziran'daydı. En son geçen sene eylül aylarında buluşabildiğimizi düşünürsek, kesinlikle altı aydan bile fazla bir süreydi. Bu kızı özlemiştim.
"Benim kadar özlemiş olamazsın. İstanbul'da çok aradım seni ama yoktun. Bunalmıştım!" dedim kıkırdayarak geri çekildiğimde. Ellerimi kollarının iki yanına yerleştirdiğimde gülümseyerek baktım turunçgilime. "Ay, çok güzel olmuş saçların!"
Üniversitenin başından beri birlikteydiler sevgilisiyle. Üç yılın sonunda her şeyi berbat eden o çocuk yüzünden saç kestirme furyasına Senem de katıldı. Ama alışılmış şekilde yapamamıştı. Dediğine göre makası eline alıp aynanın karşısına geçtiğinde ağlayıp bırakmış. Sonra ertesi gün kuaföre gidip kestirmeye gitmişti. İyi ki de öyle yapmıştı. O beline kadar uzanan turuncular, şimdi omuzlarında dans ediyordu. Senem'le lisenin başından beri arkadaş olmamıza rağmen saçları hep belindeydi, hiç daha kısa halinde görmemiştim ve bu yeni hali bana çok güzel gelmişti.
Gözlerinde yaşanan küçük dalgaları geriye atmayı başardığında sevinçle gülümsedi. "Değil mi? Benim çok hoşuma gitti. Sıcakta ferah ferah takılabiliyorum." Daha sonra geri çekilip ellerini saçlarının altına geçirdi ve toplar gibi bir hareket yaptı. "Ayrıca enseme yapışırsa toplayabilirim de."
Onun bu halini gülerek izledim ve valizlerimin tutacaklarından tutup ilerlemeye başladım. Senem deyince akla gelen ilk araba, beyaz MINI hemen ilerideydi. Senem de yanımda yerini
