Kitaplar Özellikler İletişim İndir
BANA İNAN
Aşk/Romantizm

BANA İNAN

11Beğeni
159Okunma
16 Bölüm
45,933Kelime
3 saat 50 dkSüre
25.08.2025Tarih
UYARI: KİTAP CİNSEL İÇERİK, KÜFÜR, ŞİDDET VE CİNSEL ŞİDDET ÖGELERİ İÇERECEKTİR. YETİŞKİNLER İÇİN UYGUNDUR.

ONU KORUMAK İÇİN HER ŞEYİ YAPACAKTI...

Kızıl saçları kadar asi, bakışları kadar derin bir kadın...
Derin Erdem, yirmili yaşlarının sonuna yaklaşırken, hayatın bir kadına sunabileceği hemen her acıyı tatmıştı. Geçmişi, karanlık bir odaya kapanmış anılarla doluydu. İnsanlara güvenmeyi çoktan bırakmıştı; erkeklere ise hiç başlamamıştı bile...

Korkusuz bir dövüşçü, asi bir rock müzisyeni ve iflah olmaz bir çapkın...
Savaş Kurt, sahnelerin asi çocuğuydu. Ülkenin en çarpıcı rock gruplarından birinin solisti, sesiyle kitleleri peşinden sürükleyen bir adamdı... Kadınlar onun için geçici birer durak, aşk ise sadece zaman kaybıydı... Karanlık gözlerinin ardında çelikten bir duvar örülüydü ve içeri kimseyi almıyordu.
O, dünyayı hafife alan bir gülüşle yaşamayı tercih etmişti. Ta ki neredeyse nefesini kesecek güzellikte bir kızılla göz göze gelene dek...

Zamanla aralarındaki nefret, aşk ve tutkuya, öfke ise koruma iç güdüsüne dönüşecekti.

Onu kimse incitemeyecekti...


KIZIL

  DERİN    “Şu sakızı çiğnemeyi keser misin, algım dağılıyor,” dedim Bora’ya, gözlerim bilgisayar ekranına gömülmüşken. “Ya da… en azından sessiz çiğne.”  Bora, iki yıl önce garsonluk yaptığım barda tanıştığım barmen arkadaşımdı. - Ya da baş belam desem daha doğru olurdu. - Yıllardır ondan iliğimle kemiğimle nefret ettiğimi adı gibi bilmesine rağmen bitmek tükenmek bilmeyen bir azimle bana asılmaya devam ediyordu. Dolayısıyla çabası ve sabrından ötürü kendisini takdir etmemek elde değildi.  Şirketin CEO'su Barbaros'tan sonra en kıdemli adamı Çağatay'ı ziyarete gelmişti.  Bora'nın buraya kadar gelmişken beni sinir krizine sokmadan gitmeyeceğini tahmin etmem gerekiyordu. En azından kapımı kilitler veya kapıya 'rahatsız etmeyin' uyarısı falan asardım. (Barbaros'ta bu tavrımı çok sıcak karşılardı)  “Sana söyledim, bebeğim,” dedi Bora, dudaklarının kenarında alaycı bir gülümsemeyle. “Bu işin altından kalkamayacaksın. Hala vaktin varken bara geri dön. Hem, orada sinir edecek kimse kalmadı. Çok sıkılıyorum…”  Bunu gerçekten söylemiş miydi? Gözümü bir saniyeliğine bilgisayarımın ekranından ayırıp ona, kıçına yağlı kazık sokmak istiyormuş gibi baktığım zaman sonunda çenesini kapatabilmişti. Kısa bir zafer anı.  "Peki peki, her neyse." dedi kollarını kaldırarak. "Alıştın mı bari?"  "Hı hı." dedim bilgisayarımdan gözlerimi ayırmadan.  “Derin... bana yalan söyleme. Sen… sen Barbaros gibi bir adamın… ayakçısısın. Bir erkeğin! Bu inanılmaz.”  "Kişisel asistanıyım." dedim üstüne basa basa.  Ajandama göz attım. "Onunla anlaşmanın biraz zor olduğu doğru, fakat... beni biliyorsun ruh hastaları ile aram her zaman iyi olmuştur. Yani bir şekilde... idare ediyorum."  "Adına sevindim." dedi şaşkınlıkla. Karşımda neredeyse iki seksen uzandığı sandalyede - bunu ancak Bora başarabilirdi- yavaşça doğruldu ve sakızını sesli bir şekilde patlattı. O ses beynimde beton mikserinden daha fazla hasar bırakıyordu. Masanın köşesinde buruşturulmuş halde duran bir kağıdı kaptığım gibi suratına fırlattım.  "Hey! Napıyorsun?!" diye bağırdı.  "Sana ayrılan sürenin sonuna geldik. İşim başımdan aşkın. Git barda birilerine sulan. Öpüş, seviş ya da her ne yapıyorsan onu yap işte..."  Yüzünde yalancı bir hayal kırıklığı dolaştı. Elini abartılı bir tavırla kalbinin üstüne götürdü.  "Sana inanamıyorum kızıl, benim bu kadar yüzeysel bir adam olduğumu mu düşünüyorsun gerçekten?"  "Tam olarak böyle düşünüyorum." dedim kalemimle başımı kaşırken. "Lütfen artık gider misin?"  Sırıttı. Ayağa kalktığında suratına fırlattığım kağıdı yerden alıp tekrardan bana fırlattı.  "Peki peki gidiyorum. Ama bak... Olur da kendini yalnız hissedersen, ya da sadece takılmak falan istersen kimi arayacağını biliyorsun. Bir telefon kadar uzağındayım bebeğim."  "Bora." dedim sinirle. Çığlık atmama saniyeler kalmıştı. "Sadece git."  Güldü.  "Sana kolay gelsin, suratsız."  Cevap vermedim. Bora sonunda kapıyı çekip çıktığında, derin bir nefes verip sandalye arkalığına yaslandım. Berbat bir gündü. Ve üstüne,
📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play