Kitaplar Özellikler İletişim İndir
ASRIN ESARETİ
Aşk/Romantizm

ASRIN ESARETİ

0Beğeni
30Okunma
5 Bölüm
21,508Kelime
1 saat 48 dkSüre
10.09.2025Tarih
Kalbini avuçlarının içine al,
Ardından sar yaralarını.
Yapabilecek misin?
Paramparça olduğundan adın kadar emin olduğun kalbini,
Mümkün olsa dahi, tutabilecek misin avuçlarının içinde?
Eğer dünya buysa,
Hiçbir suçun olmadığı halde, hayati organının zamanla,
Acıyla,
Sancıyarak,
Senden söküldüğünü fark ediyorsan,
Ve buna rağmen, elinden hiçbir şey gelmiyorsa,
Artık yaşamın pek bir anlamı kalmamıştır aslında gözünde.

ALACA


BÖLÜM ŞARKISI; CEM TUNCER-SONBAHAR

MAHŞER SAYMAN

Bedende açılan yara, on dört günde kabuk bağlar, iyileşirmiş.

Ruhunuzda açılan ise, ölünceye dek yer edinirmiş hayatınıza.

Bunu çocukken düşüp dizlerimi kanattığımda, annemin canım yanmasın diye üfleyerek yarama pansuman yapmaya çalıştığı anlarda ve o yaranın kabuk bağlayışına her gün şahitlik ettiğimde öğrendim. Çünkü gözüm, yaramın kabuk bağladığını gördü, yüreğim ise annemin merhametiyle sarıp sarmaladığı yaranın üstünden geçen zamanla iyileştiğini, zamanın sevgiyle bütünleştiğinde iyileştirici bir gücü olduğunu fark etti. Ama geçen bu süreçte babamın ruhumu kan revan içinde bırakması ve benim büyüyüp genç bir kadın olduğumda bile o anları anımsadığım dakikalarda gözlerimin dolmasına sebep olması iyileşmeyen ve ömrümün sonuna kadar benimle kalacak yaralarımın olacağını da gösterdi bana.

Adım Mahşer,

Kalp kırgınlığının yara bandı tutmayacağını öğrendiğim yaştayım.

Issız ve tenha sokakta yankılanan ayak seslerim, içime çektiğim temiz havayı ciğerlerime ulaştıramadan yeniden dudaklarımın arasından bıraktığım anda çıkan kuvvetli nefes sesim ve dudaklarımın arasından kopan hıçkırıklarımla bu dünyanın acımasızlığıyla yeniden yüzleşiyordum. Artık arkamda koşan ve benim canımı acıtmaya ant içmiş biri yoktu, bunun farkındaydım fakat o evden ne kadar uzaklaşır ve onu ne kadar ardımda bırakırsam o kadar iyi olur düşüncesi beynimin içinden bir an olsun çıkmıyordu.

Adımlarımı sanki mümkünmüş gibi daha da hızlandırdım. Ciğerlerim nefessizlikten ağrımaya yüz tutmuş, bacaklarım dakikalardır koşmanın etkisiyle karıncalanmaya ve titremeye başlamıştı ama duracak vaktim yoktu. Ondan kurtulduğumu sandığım her an beni ensemden yakalayışları, hayatımdan umut denen kavramı yok etmişti ve tam da şu an -ondan kurtulduğumu düşündüğüm bu dakikalarda- ağlaya ağlaya vedalaştığım o duyguyu yeniden bünyemde taşımak istemiyordum.

Kaşımdan süzülen ıslaklık önce yanağıma ardından çeneme indiğinde elimin tersiyle o ıslaklığı aldım. Elime bulaşan sıvının ne olduğuna bakma tenezzülüne bile girmeden sağa ve sola ayrılan yol ayrımına saliselik bir zaman diliminde bakıp, durup düşünme şansımın da olmadığını hesaba katarak hızla sola saptım. Adımlarım artık birbirine karışıyor, ayaklarımın altındaki taşlar sendelememe sebep oluyordu ama bunları önemsemeden koşmaya devam ettim. Etrafta saklanıp, en azından bu geceyi geçirebileceğim bir yer de aramaya çalışıyordum fakat daracık sokaklardan o kadar hızlı geçiyordum ki nerenin güvenli olup olmayacağını tahmin edebilecek kadar bile bakamıyordum etrafıma.

Gerçi kanından olduğum adamın evinde bile can güvenliğim yoktu, o evde bile güvende değilsem nerde olduğumun ne önemi vardı ki?

Bacaklarımdaki tüm güç çekilmeye yüz tuttuğunda kendimi kurtulduğum gerçeğine ikna edebilmek için saniyelik bir duraksamayla önce arkama, ardından etrafıma bakındım. Damağımda, patlayan dudağımdan sızan kanın keskin tadı vardı ve bu tat, bedenimde aldığım yaraların beni artık etkilemediğini ama damağımda ve kursağımda bir ömür kalacak acının varlığını hatırlatıyordu. Sol gözümden bir damla

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play