Kapıyı bir kere tıklatan annem, her zamanki gibi ben daha ,"Gir!" demeden araladığı kapıdan kafasını uzattı:
"Sen daha uyumadın mı kızım?" diye soran annemin ince kaşları kızgınlıkla çatılmıştı. "Yarın okulun ilk günü Zeliş. Ve sen hâlâ telefonla oynuyorsun. Hemen bırak o telefonu ve bir an önce yat!"
Her yıl isteksizlikle gittiğim okulun yarın açılacağını bana gün içinde milyon kez hatırlatan anneme,"Sen hatırlatmasan sanki ben yarın okulun açılacağını bilmiyorum," diyerek tepki gösterdim.
Okuldan nefret ediyordum ve bunu tüm ailem biliyordu. Ama sebebini hiçbiri bilmiyordu. Onlar için okumayı ve dersleri sevmediğim için şımarıklık yapıp okulu da sevmiyordum. Ama durum aslında bambaşkaydı.
Beni şımarık bir kız çocuğu olarak gören annem, "Haydi kızım, haydi kızım kapat şu telefonu ve uyu artık," diyerek odanın ışığını da kapatıp odadan çıktı.
Odamı karanlığa boğan annemin arkasından,"Bunu yapmadan nefret ediyorum anne!" diye bağırdım. Fakat annemin verdiği karşılık sadece evi inleten kahkahsı oldu. Yakında onyedi yaşına girecektim ama, annem hâlâ bana çocukmuşum gibi davranıyordu. Yeni yaşımda dileyeceğim dilekler listesinin en başına, 'ailemin bana saygı duyması' maddesini eklenmeye karar vererek bakışlarımı telefona çevirdim.
Sabah beni uyandırması için alarm kurduktan sonra annemin istediği gibi telefonu kapatıp,yastığımın altına koydum ve uyumak için kafamı yastığa gömdüm. Uykum hiç gelmemesine rağmen gözlerimi yumarak beyaz koyunları saymaya başladım. Odamın yarısı koyunlarla dolmak üzereydi ki, yastığın altında ki telefonum bildirim sesiyle titredi. Koyun sayma işini 45'de bırakıp gözlerimi araladım ve yastığın altına sıkıştırdığım telefonu çıkardım. Mesaj WhatsApp'dan gelmişti.
0530****: Heyecanlı mısın?
Mesajı okuduktan sonra, "Bu kim ya?" diye mırıldandım kendi kendime. Çünkü profilinde müzik dinleyen ve gülümseyen bir ay olan numara kayıtlı değildi. Mesajı okuduktan sonra hemen cevap yazmak için doğruldum ve oturur pozisyona geçtim:
Zeliş: Kimsin?
0530****: Önce ben sordum?
Zeliş: Ne diyorsun ya?
0530****: Heyecanlı mısın, diyorum.
Zeliş: Neden heyecanlı olayım?
0530****: Yarın okulun ilk günü ya ondan.
Okuldan bahsettiğine göre kesin bizim okuldaki dalgacı lavuklardan biriydi. Okul arkadaşlarım-daha doğrusu arkadaş bildiklerim-benimle dalga geçmeye bayılırlardı. Allah bereket versin bir sürü lakabım vardı.
Turuncu, çilli, iskelet, dört göz... Sanırım, bir kızın istemediği tüm özelliklere sahiptim. Kısa boylu, çelimsiz, saç düzleştirici ile bile zor düzelen kıvırcık saçlar, suratımın her yerinde mevcut olan çiller ve miyop olduğum için zoraki taktığım gözlüğüm ile ben tam bir dalga malzemesiydim. Bu yüzden gerek sınıfım gerekse öbür sınıflar benimle alay ederlerdi. Ve bu durum ta ilk okuldan beri böyleydi.
İşte