Tanıtım Bölümü
Uzun bir süredir üzerinde çalıştığım asker kurgusu hikayem "Nazlı ve İlhan'ın Hikayesi"ni sizlerle paylaşmaktan heyecan duyuyorum. Umarım sizlerde çok beğenirsiniz. Lütfen satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin. Tüm desteklerinizi bekliyorum.
"Nazlı'm, kurban olayım, Allah'ın adını andım yavrum," diye yalvardı kocam. "Gel vazgeç şu işten. Ya ben dağlarda bir de seninle uğraşamam kızım. Beni uğraştırma, git başka bölüm seç. Okuyor musun ne halt ediyorsan ama bu askerlik işi sana göre değil!"
"Nedenmiş o?" dedim, kaşlarımı havaya kaldırarak. "Benim senden neyim eksik? Silah tutmayı ben de biliyorum, o kadar eğitim aldım, boşuna okumadık harp okulunu! Hem sana da dert olmam, söz veriyorum. Sen cephede ter dökerken ben de arkanda sağlam bir kale gibi duracağım söz kocam.
Kocamın kaşları çatıldı."Sen ne saçmalıyorsun Nazlı? Bu operasyon işleri sana göre değil karıcığım olmaz!"
Kocamı ikna etme çabalarım ona sökmüyordu ama şansımı deneyip allem edip kulem edip bende Nazlıysam bu yoldan dönmeyecektim. Sonu ne olursa olsun ölümde olsa vatanıma değerdi. Kendisi nasıl vatan aşkıyla o dağlarda geziyor namını yürütüyorsa bende öyle namımı yürütecektim.
Neden olmasın?" dedim, kollarımı göğsümün altında kavuşturarak. "Hem vatan sevgisi hem de romantik aşk! Bir taşla iki kuş. Hem o dağlarda aylarca tek başına yatmaktan sıkılmadın mı sen? Ben de gelsem, hem sana yarenlik ederim hem de düşmanlara kök söktürürüz. Ne güzel oluruz, değil mi?" diye sordum. Hayali bile güzeldi.
Düşmanların gözünü karı koca olarak birlik beraberlikle korkutacaktık. Hem bir gidiyor gelmiyor ben kocamı özlüyordum arkadaş. Hem fenamı olurdu yan yana, omuz omuza anca beraber kanca beraber. Hem aynı dağda, aynı düşmana karşı savaşarak birbirimize güç versek, aşkımızı pekiştirsek güzel olmaz mıydı? Hem de vatan sevgisi ve aşk birleşince, dağlar bile bize boyun eğerdi. İçten içe düşündüklerim heyecanlanmama sebep olmuştu. Tamda hayal ettiğim gibi olacaktı. Hayallerde gerçek olurdu, olacaktı da.
Kocamın bakışları yumuşadı. "Seninle savaşmak güzel olur ama... Ya sana bir şey olursa?"
"Aman be kocam!" dedim, gözlerimi devirip. "Ben öyle kolay pes etmem. Hem sen varsın ya arkamda, bana bir şey olur mu? Dağlar bile bana boyun eğer, sen varken!" desem de kocam benimle dalga geçiyordu.
"He tabi tabi beni deli etme Nazlı! Bende pezefengim ya, dağlarda seni gezdireceğim. O dağlara düşmek senin o kurduğun pembe düşler gibi değil maalesef, adamın götünü oyarlar o dağlarda. Öyle topuklularla gezmeye bezemiyor dağda yürümek. Yeri geldiğinde aç kalacaksın. Yorgunluk nedir bilmez asker. Bunlara katlanabilecek misin? Tabi ki hayır sen daha bana yemek yapmaya üşeniyorsun." Dediğinde beynime sıçrayan kan mıdır sıvı mıdır bilmiyordum ama gözlerimin seğirmesine sebep olmuştu ve oturduğum koltuktan bir hışımla ayağa kalkıp elimi
