Kitaplar Özellikler İletişim İndir
IŞIĞIN GÖLGESİ
Fantastik

IŞIĞIN GÖLGESİ

56Beğeni
1,354Okunma
28 Bölüm
71,235Kelime
5 saat 56 dkSüre
21.07.2025Tarih
Güç içindeyse, onu bastıramazsın.
Karanlık gözlerini dikerken, ışığın seni yakabilir.

Alyssa'nın hayatı, gücünü keşfetmesi ve kadim ejderhayla bağlanmasıyla sonsuza dek değişir. Onunla bağ kuran tek kişi, öfkeyle hareket eden bu varlığı kontrol altına alabilecek mi? Yıllar sonra adım attığı gerçek dünya ona ilaç olacak mı? Yoksa en yakınındakiler, en büyük düşmanlarına mı dönüşecek?

Aşkın gölgeleri, ihanetin kıvılcımları ve patlamaya hazır güçler arasında Alyssa kendi yolunu çizmek zorunda.
Ama bu yol, ya kendini yok ederse?

Savaş yaklaşıyordu. Alyssa bazıları için hedef bazıları içinse umuttu.

Bağlar kurulur. Sırlar açığa çıkar. Ve ışık her zaman aydınlatmaz. Bazen yakar.

1. Bölüm

Merhabalar, ben geldimmm

Evveet başlamaya hazır mısınııız?

Lütfen yıldıza dokunmayı unutmayalımm

Yorumlarda buluşalım🩷

Buraya başladığınız tarihi bırakabilirsiniz.

✨✨✨✨✨✨✨✨✨




Usolion Diyarı yaratıldığından beri her krallık barış ve huzur içinde yönetilmekteydi. Krallıklar tarih boyunca birbiriyle hiç savaşmamış, her zaman dostça ilişkiler geliştirmişlerdi. İnsanlığın var olduğu her yerde olduğu gibi bu evrende bu huzuru bozmak isteyen isyancılar tabii ki olmuştu. Ancak bu çabaları her seferinde boşa düşmüştü. Barış ortamını bozmak isteyen kral olsa dahi affedilmezdi. Yüz yıllar önce savaş çıkartmayı hedefleyen Kral Andrew, planlarının açığa çıkması sonucunda bizzat kendi oğlu tarafından infaz edilmişti. Bu diyarın kuralları netti.

Her şey yolunda gibi görünüyordu. Ta ki o kara bulutlar gökyüzünü kaplayana kadar...

Zartos bütün öfkesiyle gelmişti. Kimsenin onu istemiyor oluşunu kabullenmesi mümkün değildi. O Kutsal'dı, herkes ona itaat etmek zorundaydı. Hatta Ruhlar bile... Öyle kızgındı, öyle kin doluydu ki... Bakışını gören herkesin kanı donardı. Sadece bakışıyla bile can alacak kadar güçlü ve kudretliydi. Nefret ve kinle parlayan gözleri yıllarca kabuslarımın ana konusu oldu. Her şeyi unutabilirdim ama o gözleri asla.

Kimsenin ön göremediği bu büyük savaş, onlarca insanın canına mal oldu. Zatos'a karşılık vermek çok zordu. Kimseye hissettirmeden, gizlice kurduğu büyük ordusuyla acımasızca saldırıyordu. Gözleri ne kadınları gördü, ne çocukları. Ne yaşlılara acıdılar, ne hamile kadınlara. Silahlı silahsız ayırt etmeden, kundaktaki bebeklere kadar katlettiler. Öyle bir kan bürümüştü ki gözlerini yaşayan her şeyi öldürmeye yemin ettiler.

Ormanları yaktılar, hayvanlara saldırdılar. Öldürdükleri canlıları herkesin gözü önünde çiğ çiğ yediler. Vermek istedikleri mesaj basitti. Barbarlıkları ve acımasızlıklarıyla anılmak istiyorlardı. Arzuları herkesin onlardan korkmasıydı. Ölmemek için onlara yalvaran insanların hallerinden ne kadar zevk aldıklarını görebilmek için kahin olmaya gerek yoktu.

O kadar çok kan dökülmüştü ki savaşın sonunda, sokaktan kanları temizlemek, ölenleri gömmek günler, haftalar sürdü...

En sonunda halimize acıyan Kutsal Ruhlar yeryüzüne inmek zorunda kaldılar. Taptıkları ruhları karşısında gören insanların şaşırmaya bile hali kalmamıştı. Herkes perişan bir haldeydi. Öyle ki daha önce müdahale etmedikleri için inanmayı bırakan insanlar olmuştu. Her birimiz o kadar bağlıydık ki kendi Kutsal Ruhumuza, onların bizi bu şekilde ölüme terk etmelerini kabullenemiyorduk. İnsanlar öfkelerini ve kırgınlıklarını bu şekilde yansıtmayı seçmişti. İnanmayı bırakarak... Peki, onlara haksız diyebilir miyiz ki?

Ruhların müdahalesi ile, Zartos'un ordusunu yok edilse de asıl tehlike kaçmayı başarabilmişti. O zamana kadar askeri alana yeterli özeni göstermeyen krallar ne kadar büyük bir hata yaptıklarını fark etmişlerdi. Bu hatanın bedeli ise çok ağır olmuştu.

Dediğim gibi yüzyıllarca barış içinde yaşanılan bu evrende, askeri alanda güçlenmeyi gereksiz bulmuşlardı. Her krallık az sayıda asker yetiştiriyordu. Üstelik bu askerlere