Kitaplar Özellikler İletişim İndir
KÜLLER VE İZLER
Dark Romance

KÜLLER VE İZLER

1Beğeni
25Okunma
14 Bölüm
58,612Kelime
4 saat 53 dkSüre
13.07.2025Tarih
Dark Romance bir kurgudur. Yetişkin okurlar içindir.

Bir cinayet, bir kayıp hafıza ve kusursuzca planlanan bir oyun.

O gece sabah olmadı, gün doğmadı, karanlık bir türlü aydınlığa kavuşamadı.

Efsun İlke hiç bulunmaması gereken bir yerdeydi. O an gözlerinin önünde bir hayat, tetiğin sert bir dokunuşuyla sona erdi. Her şey bir anda olup bitti; kanın keskin kokusu havaya karışırken sessizlik, ölümün sessizliği, etrafını sardı. Şok, korku ve kaçış içgüdüsü bedenine hükmederken, onun tek yapabildiği adım atmamaktı. Ama kaçmayı başardığını sandığı an, geçirdiği kaza onu ölümün pençesine sıkıştırdı.

Gözlerini tekrar açtığında, dünya bambaşka bir yerdi. Geçmişi silinmiş, hatıraları paramparça olmuştu. Gördüğü yabancı yüzler, ona ait olduğunu söyledikleri hayat...

Kendini kaybolmuş bir hikayenin ortasında bulan Efsun, bir yandan hafızasının kayıp parçalarını bulmaya çalışırken, bir yandan da onu içine çeken karanlığın gerçek yüzünü çözmeye çalışıyordu.

"Şeytanın gölgesinde kayboldu, küçük bir kız çocuğu."

BİRİNCİ BÖLÜM

Bazı anlar vardı, hayatınızı öncesi ve sonrası diye ayıram. O anlardan birinin içinde olduğumu anlamam, gözlerim yerdeki hareketsiz bedene takıldığında oldu. Bir tetik çekilmiş, bir hayat sona ermişti. Tüm bunlara tanık olmuştum. Derin bir sessizlik sokağa çökmüş, geceyi karanlıktan daha yoğun bir korkuyla doldurmuştu. Havanın keskin demir kokusu ciğerlerime işlerken, zihnim gördüklerimi reddetmek için çırpınıyordu. Hayır, bu gerçek olamazdı. Bu sahne, bir kâbustan başka bir şey olmamalıydı.

Beni buraya sürükleyen neydi bilmiyorum. Yanlış bir zamanda, yanlış bir yerde olmak gibi klişe bir açıklama bile bu dehşeti anlamama yetmiyordu. Ama buradaydım. Sokağın loş ışıkları, yerde yatan adamın üzerine düşen gölgelerle dans ederken, ölümün keskin soğukluğu iliklerime kadar işliyordu.

Beni görmemişti. Adamın başına soğukkanlılıkla ateş ederken, varlığımı fark etmemişti. Silahtan çıkan ses hâlâ kulaklarımda yankılanıyor, duvardan yere doğru süzülen kan izleri midemi bulandıracak kadar belirgin bir kırmızıyla gözlerime kazınıyordu. Kanın demir kokusu, havayı keskin ve ağır bir örtü gibi kaplamıştı. Zihnimde yankılanan tek şey, oradan hemen uzaklaşmam gerektiğiydi. Katil arkasını dönmeden bu sokaktan çıkmazsam, yerde yatan adamın soğumuş bedenine katılmam an meselesiydi.

Arkamı dönüp kaçmaya yeltenirken, bir çift gözle karşılaştım. Gecenin karanlığına gömülmüş, derin ve boş irisler... Sanki tüm ışığı emmiş, sadece karanlığı geri yansıtan ölümcül bir bakıştı bu. Damarlarımdaki kan donarken, yankılanan soğuk bir ses kulaklarımı bıçak gibi kesti:

"Başından beri seni fark etmeyeceğimi düşünecek kadar aptal mısın?"

Sesindeki soğukluk, ölümün nefesini yüzüme çarptı. Boğazım düğümlendi, kalbim sanki göğüs kafesimden çıkmak istercesine çırpınıyordu. Aptaldım. Onun beni görmediğini düşünmüştüm, ama bu sadece bir yanılsamaydı. Varlığımı hissetmişti, başından beri farkındaydı. Bedenim, boynuna geçirilen bir urganı kabullenmiş gibi hareketsiz kaldı. Kaslarım titreyerek çaresizce teslim olurken, bir anlığına zaman durdu.

Ve o an bacaklarım, sanki vücudumun tek başına karar almış gibi hareket etmeye başladı. Kontrolsüzce koşmaya başladığımda, tek bir şey vardı aklımda: kaçmak.

Ruhumda yanan korku ateşi, içten içe beni tüketerek büyüdü; nefesim ciğerlerime yetmiyor, yaktığım her adım beni ölüme daha da çekiyordu. Arkamdaki ayak sesleri ise tuhaf bir şekilde düzenli ve soğukkanlıydı; sanki beni yakalamak değil, korkutmak için bilerek yavaşça ilerliyordu. Zeminde yankılanan her adım, beynime işleyen bir darbeydi. Bu, sadece bir avın avcısına duyduğu korku değildi; bu, hayat ile ölüm arasında sıkışmış birinin çaresizliği ve tükenmişliğiydi.

Sokak, karanlığın ağırlığı altında ezilmişti. Duvarların rutubetli taşları ve yer yer çatlamış beton zemini, ayağımın altından kayar gibi geliyordu. Soluk soluğa, nefesimin kesildiği anda, tüm gördüğüm şey bulanık bir siluetten ibaretti. Arkama bakmaya cesaret edemiyordum. Gördüğüm gerçekle yüzleşmeye hazır değildim. Karanlığın içinde yankılanan adımlar ve zihnimde yankılanan o soğuk ses, korkunun en derin kuyularına