Kitaplar Özellikler İletişim İndir
22'YE BİZ KALA
Gençlik

22'YE BİZ KALA

7Beğeni
74Okunma
3 Bölüm
9,016Kelime
45 dkSüre
02.07.2025Tarih
Saklambaç oynayan iki kişi, normalden farklı olarak ikiside saklanıyor. Ebe yok, ebeleyen yok; oyunun sonunu bilen, hiç yok. Ne zaman ki biri görünür olmaya karar verir, diğeri o esnada toz bulut. Korkar, kaçar; bu sefer çok uzaklarda saklanır. Bu döngü böylece kendini tekrarlar, oyun nihayete ermez. Ta ki her ikisi de bir ağızdan, sobe, diyene kadar.

Ayzera, konservatuvardan yeni mezun olmuş genç bir kadındır. Yeni bir başlangıç olsun diyerek ardında bıraktığı bir şehir, içindeyse közü sönmek bilmeyen bir ateş vardır. Yeni taşındığı sitede eski arkadaş gruplarından Beliz'i gördüğünde yeni bir sayfa açmanın o kadar da kolay olmayacağını anlayacaktır. Kendine çizdiği rolün yanında evreninde ona biçtiği bir rol vardır. Ve günün sonunda yüzleşmek, kaçınılmaz olacaktır.

Yolları kesişmesin diye farklı sapaklara sapan iki kayıp ruh... Günün sonunda yolları yine birbirlerine çıkıyor, ve yine görmezden geliyorlar. Çünkü görmezden gelmek, kolay olanı; hele de görünmezi oynamayı bu kadar iyi bilen iki kişi için.

Doğru kişiler, ve yanlış zaman misillemesinin kurbanları... Yanlış anlaşılmalar, kalp kırıklıkları... Peki ya şimdi zaman da doğruysa? Ve onlar yine de saklanmayı seçiyorsa?

GİRİŞ.

Herkesin kötü olduğu her ana yetişmişim de, bana kimse elini uzatmamış gibi bir gece.

Şafak göğünden ayrılmış da göğsüne konmuş gibi bir gece.

Sen göğsünün ortasında bir annenin yavrusunu büyütürken gösterdiği özenle eş değer bir şekilde büyütmüşsün şafağı da, ait olduğu yere yollaman gereken zaman gelmiş gibi bir gece.

Çünkü bilirsin; gece çökmeli, şafak sökmeli.

Tam olarak böyle bir gece.

Tam olarak bu gece.

“Gidiyorsun,”

Vaktinden gayr-ı ise hüküm, geçtiyse vicdan muhakemesinden, giden sokağın başındaysa ve kalan onun ardında, esas olan bir silüet gibi karşında.

Hükmü var eden, ya da onu giydiren, lüzm-u gaflette olan ama karşısında duran.

“Gidiyorum,”

Tecelliye ne hacet, teselli ondan necdet.

Noktayı koyup noktalamalı, virgülden medet ummamalı.

Ama ben virgülden medet umuyorum, dahası, bunu sokağın başındayken yapıyorum.

“Seni özleyeceğim.”

Tırnaklarını bastırdığın et senin. Akan kan senin. Açtığın o çukurdan yaralar senin. Bu acı, senin.

“Bende,” diyebildim. Bende beni özleyeceğim.

Sokağın şahit ettiği son cümleler oldu bunlar o gece için. Sokak lambalarının, kaldırım taşlarının, arabaların ve çöp konteynerini eşeleyen köpeklerin de öyle.

Sevgili A, senden kaçıp sana vardığım yolculuklarımın hepsini biliyorsun, biliyorum.

Aksi olsun diye terk ettiğim bir şehir ve o şehrin içindeki insanlar var, ve lakin aksi olsun dediğim, olmadı. Yine.

Aynı sitenin içinde yaşayacağımızı, balkonuma çıkıp derin bir nefes çektiğimde içime ve sonrasında bütün kötülükleri solumak istercesine bıraktığımda o nefesi, senin balkonunun da görüş açımda olacağını mesela, bilmiyordum.

Evine dönmeni bekliyorum.

Bugün hâlâ.

Yıllardır değişmeyen tek şey. Senin bendeki yerin. İnkar etsem de. Şimdi böyle dediğime de aldanma. Yarın yine inkar edeceğim. Hayatıma devam edeceğim.

Ve yine bir noktada kesişecek yollarımız.

Selamlaşacağız, neler yaptığımızı soracağız birbirimize. Çekilmeye başladığımızda ortadan kaybolacağız. Görünmezi oynayacağız.

Ben yine bekleyeceğim seni.

Ama ertesi gün hayatıma devam edeceğim. Ve bir gün bir noktada yine kesişecek yollarımız.

Bu döngü kırılır mı bilmem. Ama ben yarın hayatıma devam edeceğim.

Bir sonraki noktaya kadar, benim için kendine iyi bak.

Çünkü ben bakamam artık sana.

Gece çöküyor, ve şafak söküyor.

Göğsümün ortasında büyüttüğüm,

Bak, nasıl da gidiyor?

**

sevgiler,

a.z.  

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play