Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Anatomik Sapma Duygusal Yıkım
Mizah

Anatomik Sapma Duygusal Yıkım

3Beğeni
42Okunma
4 Bölüm
1,825Kelime
9 dkSüre
24.07.2025Tarih
Romanika'da yayınlanan bir hikaye

Anatomik Sapma Duygusal Yıkım

“Kalbin sağda,” dedi doktor, gözlüğünü burnunun ucuna itip ekranı bir kez daha kontrol ederek.

Annem sandalyesinde dikleşti, babam cep telefonunda sekizinci kez hava durumu uygulamasını açtı.Ben mi?Ben henüz o sabah kahvaltıda kalbimi nereye koyduğumu bile bilmiyordum.Ama artık resmîydi: İç organlarımın düzeni… toplumun düzenine aykırıydı.Sağ göğsüme dokunup üst katta zıp zıp zıplayan komşumuzun çocuğunu düşündüm birden. Ne alaka olduğunu o an ben de anlayamadım.
Bazen sola dokunur kalbimi boşluğumda bulmaya çalışırdım.
Ne demek Doktor? Kalbim nasıl sağda olabilir?Başka yerinde olmadığına şükret yavrucuğum derken doktor, gözlüğünün camından bana manidar baktı ve annemin kıkırtısı ile kendime geldim.Doktor hafifçe öksürdü, sanki birazdan açıklayacağı şeyin tıbbi değil, ahlaki bir sorun olduğunu düşünüyormuş gibi.“Bu durum,” dedi, “situs inversus totalis. Ama halk arasında biz buna... ‘ters kalplilik’ diyoruz.”
Annemin kahkahası boğazına kaçtı, babam ise gözünü hava durumu uygulamasından kaldırmadan mırıldandı:“Eh... her şeyin ters gittiği şu ülkede, kalbi ters olan da olur artık.”
Doktor ise artık ciddileşmişti.“Bakın,” dedi, “bu sadece anatomik bir durum değil. Kalbi sağda olanların, bazı... davranışsal özellikleri de oluyor. Mesela fazla empati, ters zamanlarda ağlama, yersiz sevinç... Ve en önemlisi: Kalbi solda olanları sağa çekme arzusu.”
O an odadaki sıcaklık bir derece arttı.Çünkü ben... yıllardır sol yanımda boşluk hissediyor, sağa yattığımda ise bir garip huzur buluyordum.Eve gitmeden evvel taksi şoförüne hemen kasaba gitmemiz gerektiğini söyledim. Kasaba koşarak girdim ve incelemek üzere bir yürek aldım.
Bu yürek, sağdan mı soldan mı olsa iyi olurdu diye düşünürken babamın beni dürtmesiyle kendime geldim.“Ne yapıyorsun kızım sen kasabın önünde kalp seçilir mi?” dedi babam, sesiyle değil, bakışıyla.Ama ben çoktan derinlere dalmıştım. Elimdeki yüreği ışığa tuttum; damarları sanki bana yol gösteriyor, çıkışı değil, giriş kapısını işaret ediyordu.
“Bu,” dedim kasaba, “soldan alınmış gibi duruyor. Daha çok... kırılmış gibi.”Kasap kafasını kaşıdı. “Ablacım biz etin kesimine bakarız, duygusal yüküne değil.”
Tam o sırada dükkânın köşesindeki eski tartı makinesi kendi kendine titredi.Babamla göz göze geldik. O, hâlâ mantıklı olmaya çalışan son insandı ailede.Ben ise artık biliyordum:Bu bir kalp meselesi değildi.Bu bir yer meselesiydi.Kalbinin nerede olduğunu bilenlerin, nerede durması gerektiğini unuttuğu bir çağda yaşıyorduk.Gerçi yüreksizlerin yanında kalbin nerede olduğunun ne önemi vardı? Kasaptan gözüm yaşlı çıktım. Eve gittiğimde direkt yatağıma, sağ tarafıma uzandım. Kalbim birdenbire bana seslendi sanki."Pişt! Naber sağdaş?"Yorganı kulaklarıma kadar çektim. Delirmenin ilk evresi buydu belki de: Kalbimin bana sağdan seslenmesi.Ama ses ısrarcıydı.“Duvarın dibine dayanmışım burada, nefes alamıyorum. Solda genişti orası ya... Bu ne böyle, taş duvar, karaciğer, bağırsak...”
📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play