Sean, söz dinlemeyen asi melekti. Hem de kibirliydi. yeryüzünü, insanları sevmeyen, küçük gören beyaz bir melekti.
Diğer meleklerle dünya düzenini sağlamak için yeryüzünde görevliydi. Ne yazık ki görevlerini hiç yapmaz, bembeyaz kanatlarıyla avare avare dolaşmayı severdi.
Bu tavrına dur deme zamanıydı. Tanrı onu yanına çağırdı.
"Sean, yaradılış nedenini biliyorsun, bir görevin var ama sen, diğer meleklere de kötü örnek olmaya devam ediyorsun" dedi ve ekledi.
"Şimdi sana tek başına yapman gereken bir görev veriyorum. Eğer bu görevi yerine getiremez isen vereceğim ceza ağır olacak."
Sean irkildi. Tanrı ilk kez ona bunu söylüyordu. Ne yapabilirdi? Kanatlarını ve güçlerini alıp yeryüzüne insan olarak yollayabilir miydi? İçi ürperdi. Ya tiksindiği insanlar gibi olursa? Korkusunu belli etmemeye çalıştı.
"Tanrım.. Bana vereceğiniz görevim ne?"
"Bir insana yardım edeceksin. Onun hayatı baştan sona düzeltilmeli."
Görev emriyle dünya'ya dönerken içinde öfke nöbetleri vardı. Düşüncelerinde kendi ile konuşuyordu. Tanrı neden onu yeryüzüne gönderiyordu ki? İnsanları ve yeryüzünü hiç sevmediğini bilerek hem de.
"Zavallı ezik yaratıklar, yardım etsek ne olacak sanki? Yaşam süreleri bitince ölüyorlar işte. Hem onlara kim diyor aptalca yollara girin, hayatınızı mahvedin. Sonra Tanrı'ya yalvarın, biz de sıkıntı çekelim sizin yüzünüzden."
İğrenircesine burnunu kıvırdı. Görev emrini açtı.
"Lisa Beck. Sıradan ve aptal bir ölümlü işte."
Hayat hikayesine baktı;
Lisa Beck küçük yaşta ailesini kaybetmiş, yılmamış, çalışmış ailesinden kalan mirasla kendi düzenini kurmuştu.
"Ooo hayatı gayet iyiymiş. Bana ne gerek var ki?"
Okumaya devam etti:
"Ev almış, iki tane hem de. Arabası, bankada parası da varmış."
İçi daralmıştı Sean'ın. Oflayıp devam etti.
"Aşık olmuş. Eh bu da normal elbette. Evi, parası var eksiği sevgiliymiş. Eee o da olmuş. İşte bu. Sonunda ne olduğu ortaya çıktı. Aptal insan. Bak bak 'temiz ve saf bir genç kız olan Lisa aşkına güvenerek herşeyini ona teslim etmiş.' Ve beklenen son. Hah, basit insan dediğimde bana kızıyorlar."
Sean, yine küçümseyerek okumaya devam etti.
Her şeyini kaybeden Lisa, yeni bir acının içine düşmüş. Elinde sadece, tamirat isteyen harabe bir ev kalmış. Bunun sebebi ise Lisa'nın utanmasıymış, evi harabe diye aşkına söyleyememiş.
"İyi ki utanmışsın, resmen sokaklara düşecekmişsin."
Lisa insanlara olan güvenini kaybedince işini de boşlamış ve işinden kovulmuş.
Offf of diye bağırdı Sean.
"Ben şimdi, bu geri zekalıyla uğraşıcam, iş bul, moral ver, arkadaş ol, hayata yeniden başlamasını sağla."
Lisa Beck
Lisa, Tanrı'ya yalvarıyordu yine.
"Tanrım, yeniden ayağa kalkmam için bana güç ver."
Lisa, çektiği bunca acı ve sıkıntıya rağmen hiç isyan etmemişti Tanrıya. Bir kez bile sorgulamadı neden bunlar başıma geliyor? diye. Her duasında, hep güç vermesini diledi Tanrı'sından.