Merhaba sevgili takipçilerim.
Genelde kitapların girişleri sıkıcı olur, bilir misiniz? Kitabı açarsın ve karşına hemen çok edebi, çok süslü cümlelerle başlayan bir giriş çıkar. Ve itiraf etmeliyim ki, çoğunlukla benim uykum gelir. O yüzden birinci ve ikinci sayfaları hep atladığım doğrudur.
Ama bugün sizlere, hiçbir kelimesini atlamayacağınız, soluksuz okuyacağınız bir hikaye sunuyorum.
Ben kim miyim?
Benim adım, Umay Ata.
Ama siz beni, @UmayVibes adıyla sosyal medyada çektiğim videolardan, okuduğum okullardan, giydiğim kıyafetlerden, taktığım lüks çantalardan ya da Paris sokaklarında yürürken çektiğim pozlardan tanıyor olabilirsiniz.
Bir süredir “Bu kızın kafasına taş mı düştü acaba?” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. Çünkü şu an Suriye’de, savaşın tam ortasındayım. Ve sizler bunları yakından izliyorsunuz.
Peki... Bu sosyete kızı buraya nasıl geldi?
Hemen anlatayım: Babam.
Benim o soğuk, işkolik ve beni sevmediğine inandığım babam.
Yıllar önce, annemle babam boşandıktan sonra annemle birlikte Paris’te yaşamaya başladım. Annem, ağzında altın kaşıkla doğmuş bir kadındı. Ama babam için tüm bunları elinin tersiyle itti. Dedemden yediği tüm ambargoya rağmen, beş parasız aşkı seçti.
Babam mı?Babam bir asker. Şu anda albay rütbesinde.
Ama aşkları ne yazık ki uzun sürmedi.Ben on iki yaşındayken boşanma kararı aldılar.En son hatırladığım şeyler genellikle şunlardı:
“Bize neden vakit ayırmıyorsun?”“Neden askerliği bırakmıyorsun?” diye annemin yakarışları.
Babamın ise, “Sen bu hayatı bilerek seçtin, şimdi neden şikayet ediyorsun?” tavırları.Çocuk aklıyla kimi kötü olarak seçtiğim ortadadır, sanırım.
Babamı...
İşte bu trajedinin ortasında, tek bir soruya takılı kaldım:Babam neden askerliği bırakmadı?Babam neden bizimle olmadı?Babam neden annemin peşinden gelmedi?
Bu soruların cevabını yıllar sonra öğrenecektim. Ama oraya birazdan geçeriz...Çünkü şuan daha acil konularımız var.Sanırım başım bağlanıyor! Çocuk gelin olacağımı hiç düşünmemiştim. (28 yaşında, Göreceli.)
Şimdi size asıl meseleyi net olarak anlatayım:Genelde asker bir babanız varsa, evlenmenize karşı olur değil mi?Damat adayınızın sicilini didik didik eder.Annesi, babası, ilkokul arkadaşları hatta ebesine kadar araştırma yapar.Huylarını, geçmişini, sağlık kayıtlarını... hepsini çıkarır.
Ama benim durumumda işler biraz... farklı.
Çünkü babam beni zorla nişanlıyor.Hem de kendi askerlerinden biriyle.
Evet, yanlış duymadınız.Zoraki bir nişan.Sahte bir ilişki.Gerçekten saçma bir durumun içindeyim.
Ve olaylar...Buradan sonra fena halde karışacak.
Spoillersiz hikayeleri hiç sevmem, Bu yüzden.Hazırsan, hikâyeme başlıyoruz...
1 Ay önce; Paris...
Merhaba sevgili takipçilerim.
Şu an Paris’teyim. Ama Eiffel Kulesi'ni arkama alıp poz vermiyorum. Bir kahve zincirinin penceresinden dışarıyı izleyerek story çekmiyorum. Yanımda Marc da yok.Marc kim mi?Benim deccal, Ex.
Evet, yanlış duymadınız.Sosyete dünyasının parlayan çifti, markalı çantaların gölgesindeki büyük aşk, bu sabah... çöpe gitti.Ve evet, sabah 06.43’te polise Marc hakkında şikayette bulundum.
Bakın, “aldatıldım” demek kolay. Ama defalarca aldatılmak? Hani bir noktada durup haber vermeyi düşünmedin mi? Be adam!
Onu da geçtim, yakaladıktan sonra hâlâ “Ama biz modern insanlarız Umay. Tek eşlilik, artık bilimsel değil, Sen böyle geri kafalı biri