 
				Bakugou Katsuki/19.04.2025/UA
Uyuyabilmek için yatakta dönüp duruyordum ama göğsümdeki ağrı gözümü kırpmama bile izin vermiyordu. Yorganımı üzerimden çektim.
"Ahh ******"
İnleyerek ayağa kalktım. Dolabın üzerindeki telefonumu pijamamın cebine attım. Üzerime bir atlet geçirdikten sonra kapı aralığından koridoru kontrol ettim. Herkes uyumuş olmalıydı. Parmaklarımın ucunda koridorda ilerledim. Yurdun kapısı kilitliydi.
"Ah hadi ama!"
Kapı koluna minik bir patlama savurdum. Kapı gıcırdayarak açıldı. Dışarı çıkıp arkamdan kapıyı yavaşça kapattım. Ancak ayağımı yere bastığımda topuğumun yerdeki çamurla ıslandığını fark ettim. Evet üstüme atlet geçirmiştim ama ayağıma çorap ya da ayakkabı almak aklıma gelmemişti. Aklıma tüküreyim zaten ben! İçim dışıma çıka çıka yürümeye başladım. Bu aralar oluşturduğum büyük patlamalar dengesizleştiği için uçamazdım. UA'nın kapısına varınca telefonumdan hemşireyi aradım. Geceleri UA'dan ayrılmazdı zavallı kadın. O aptal Shigaraki'nin saldırısından sonra bi şey olursa diye telefonunu vermişti bana. Ona güvenliklere kapıyı açmalarını söylemesini istediğimi söyledim. Ama duyduğum acı yüzünden sesim titremişti. Sorun yoktu alışırdım ne de olsa, bi bulsaydım sebebini alışırdım. Alışmak zorundaydım,(bir daha asla) güçsüz görünmemeliydim. Güvenlikler çekilince UA'dan içeri girip hemşirenin odasına doğru ilerledim. Kapıyı tıklatarak içeri girdim. Hemşire, koltuğunda oturuyordu.
"Neyin var Katsuki? Buraya çok sık gelmezdin. Hele hele böyle bi saatte."
"Doktor olan sen değil misin?"
Sıkıntıyla iç çekti:
"Bir belirti olmadan buraya gelecek kadar geri kafalı olduğunu düşünmüyorum."
Elime baktım. Patlama yaratmaya çalıştım ama olmadı:
"Patlamalarım dengesizleşti, göğsümde daha önce hiç duymadığım bir ağrı var ve her saniye çoğalıyor. Ayrıca nisan ayında olmamıza rağmen 21 derecelik akşam sıcağında üşüyorum."
"Ne zamandır devam ediyor bunlar?"
"Yaklaşık üç aydır. Ama ilk defa böyle hissediyorum. Ve bu hissi tanımlamak çok zor. Sanki orada (işaret parmağımla göğsüme vurdum) benim bile bilmediğim bir şeyler var."
Hemşire tek kaşını kaldırdı. Bu kadının ismini bilmeden ona yaptığı işle hitap etmek sinirimi bozuyordu. Bana bir kulak çubuğu (gibi bi şey) uzattı ve damağıma sürüp kendisine vermemi istedi. Dediğini yaptım ve o da çubuğu bir tüpe koyup bir makineye yerleştirdi. Bu makinelerden UA dışında hiçbir yerde görmemiştim. Bir kaç dakika sonra makineden fiş benzeri bir kağıt çıkmaya başladı. Hemşire onu koparıp ekine aldı ve okumaya başladı. Pek tıbbı zekam olmasa da bi şeylerin yanlış gittiğini anlayabiliyordum. Çünkü kadın okuduğu her kelimede kaşını çatıyor gibiydi. Ardından bana atletimi çıkarıp sedyeyle oturmamı istedi. Stetoskobu kuşağına takıp kalbimi dinlemeye başladı. Ardından bilgisayar başına geçip ekrana bir şeyler not aldı. Son olarak benden röntgen çekinmemi istedi. (Bu kısma deyinmeyeceğim. Sadece, üzerimde atletten başka bir şey olmadığından soğuk metal bir sedyeye uzanmak hiç rahat değildi.)
Film sonuçları bilgisayara aktarıldığında kaşları çatıldı. Artık bu mimiklerden sıkılmıştım. Sözlü bir açıklama istiyordum.