Bölüm 1
Boğuluyordum... Derin bir karanlıkta, içimde ciğerlerime doğru yükselen bir çığlıkla...
Sanki biri beni suyun altına bastırmış nefes almama izin vermemişti.
Sonra aniden bir boğulma... Göğsüm şiddetle kalktı.
Boğazımdan yırtık bir soluk yükseldi.
Sonuna kadar son nefesimmiş gibi havayı çektim içime.
Şiddetli bir baş ağrısı, acıdan sızlayan bileklerim...
Ellerimin üzerinde hissettiğim, başka bir elin sebep olduğu sıcaklık.
Sonra kulağıma gelen boğuk, uzaktan fısıldar gibi ağlamaklı...
"Ne olur Allah'ım onu bana bağışla"
Evet, galiba böyle şeyler fısıldıyordu.
Sanki biraz daha sesli konuşsa sesinden rahatsız olmamı istemeyen naif bir ses... İstemeye istemeye açtım gözlerimi.
Önce ışık saplandı gözüme: beyaz, soğuk, delici...
Göz kapaklarım sanki yıllardır kapalıymış gibi ağırdı.
Bir ses: "Leyla...?"
Kimdi o? Ben... Peki, Leyla mıydım?
Part 2
"Leyla?" Başımın yanına bir gölge eğildi. Gözlerim yavaşça odaklandı.
Kadın ağlıyordu... Ama aynı anda hem umut hem korku vardı gözlerinde.
Elimi tuttu; elleri heyecandan titriyordu.
"Canım kızım, beni duyabiliyor musun?"
Şoktan dolayı farkında olmadan çattığım kaşlarımı daha da çattım.
Kadın, başucumda yine konuştu: "Leyla, kızım..."
Yüzümdeki ifadeyi dikkatlice inceledi. Gerildi.
"Leyla, duyuyor musun kızım beni? Sorun ne? İyi misin?"
Heyecan ve panikle yaşadığı yoğun duygulardan olsa gerek, sürekli "Leyla... Leyla..." deyip duruyordu.
Adımın Leyla olduğunu söylüyordu. Ama bu isim... içimde asla yankı bulmuyordu.
Göğsümü delecek gibi atan kalbim, kulaklarıma kadar baskı uyguluyordu.
Bir şeyler çok yanlıştı... Ve nasıl desem, asla, asla doğru gelmiyordu.
Sesimi denedim. Boğazım kuruydu, dilim yabancıydı. Konuşamadım.
"Leyla?" Yavaşça başımın yanına eğildi.
"Leyla, beni duyuyor musun? Korkma yavrum, ben buradayım. Annenim."
Annem mi?
Part 3
Annem mi? Bu kelime içimde yankılandı… ama hiçbir his uyandırmadı.
Gözlerim yüzünü iyice taradı.
Geçmişe dair bir anı, bir tanışıklık aradı ama… koca bir hiçlik.
O bana çok yakındı, ama ben ona tamamen yabancıydım.
Çatlak, kurumuş dudaklarımı dilimle ıslattım.
Sanki dudaklarımı kuruluğundan kurtarırsam, daha rahat konuşabilecekmişim gibi hissettim.
Kuru bir fısıltı çıktı dudaklarımdan: "Siz... siz kimsiniz?"
Kadın bir anda dondu. Gözleri büyüdü, nefesi kesildi.
"Benim... Annen kızım, Leyla!"
"Leyla kim?"
O an odaya derin bir sessizlik çöktü. Nefesini tuttuğunu hissettim.
Elimi sıkan parmakları gevşedi… sonra yeniden sımsıkı tuttu.
"Canım... Bu ilaçlar kafanı çok karıştırdı. Çok ağır şeyler yaşadın, hatırlamayabilirsin. Ama geçecek, doktor da söyledi."
Kafamı dehşet içinde sallıyordum. Sağanak gibi akan gözyaşlarım görüşümü bulanıklaştırıyor, konuşmamı daha da zorlaştırıyordu.
Part 4
"Hayır... Hayır!"
Ben... ben buraya ait değilim! Siz hiç tanıdık gelmiyorsunuz!"
"Leyla, bana bak annecim! Lütfen, canım kızım... Nasıl tanımazsın beni?
Annenim ben senin.
Şu dünyada seni herkesten çok seven tek insanım.
Yapma bana bunu, lütfen..."
Onun da ağlaması, en az benimki kadar şiddetliydi.
Ağladıkça, sımsıkı tuttuğu elimin gücüne sığınır gibiydi.
O anda karşımda, kızını her şeyden çok seven bir anne vardı.
Ama ben onun kızı değildim.