Kimi insanlar aşkı bulur.
Kimi insanlar aşkı bulamaz.
Ben, aşkı kodlamaya kalktım.
Evet, ben bir yazılım mühendisiyim.
Hataları tespit ederim, sistem çökerse ayağa kaldırırım — ama kalbim çöktüğünde yeniden başlatmayı hâlâ öğrenemedim.
Bir gece, kahvemin yanına yalnızlığımı da koydum ve dedim ki:
“Madem algoritmalar her şeyi çözebiliyor, kalbi neden çözemesin?”
Sonra yazdım.
Mükemmel Eşleşme Algoritması.
Ruh uyumunu, alışkanlıkları, mizah anlayışını, hatta uykuda dönme sıklığını bile hesaba katan bir sistem.
Mantıklıydı. Bilimsel bir ilişki.
Ne gözyaşı, ne yanılgı, sadece matematik.
Uygulama test moduna girdi.
Ekranda yazılar kaydı, kalbim garip biçimde hızlandı.
“Eşleşme bulundu.”
Bir saniye…
İsim tanıdıktı.
Yıllar öncesinden, gençliğimin bir köşesinde hiç eskimeyen bir ses gibi:
Tibet.
Evet, o.
Hiçbir zaman konuşmaya cesaret edemediğim, ama her yazdığım satırın bir yerinde hep duran o adam.
Algoritmam bana onu seçmişti.
Ve ben, hayatımın en absürt satırını okudum:
Belki de bazı şeyleri kalp silmiyor, sadece “beta sürümünde” bekletiyor.
Yakında tüm hikaye sadece Romanika okurlarına özel sizlerle …