CESARETİN VAR MI?
Lafını esirgemeyen ve yaptığı işe dört elle sarılan acar gazeteci Ece Atasoy...
Asabiyet sınırlarını zorlayan ve geçmişin üzerinde bıraktıklarıyla yaşamaya çalışan Asayiş Büro Komiseri Cesur Mertoğlu...
Tek başınalığını hiçbir şekilde drama çevirmemiş bir genç kız ve hayatta görüp görebileceği tüm acıları çekmiş bir genç adam...
İkisi de inatçı, ikisi de dediğim dedik...
Kılıçlar kuşanılıyor ve her karşılaşmada akla zarar bir savaş başlıyor. Bu savaştan galip çıkmaya çalışan iki tarafta aldığı yaraları yine birbirleriyle girdikleri çetin savaşlarda sarıyor...
Bu iki deliyi bir araya getirmek Taksim meydanına ağır tahribatlı bir bomba bırakmak kadar tehlikeli iken, kader onları bir şekilde sürekli bir araya getirmek için adeta yemin ediyor...
...
İlk zamanlar sadece beğeni vardı evet ilk başta da aynı taş kafalı lanet adamdı fakat sonraları yani daha sık bir araya gelmeye başladığımız zamanlarda böyle bir tuhaf olmaya başlamıştım...
Bak mesela ilk ne zaman dersen, hani beni Jiletin adamları kaçırdı ya işte o zaman beni bulduğunda bana öyle bir sarıldı ki, böyle nasıl diyeyim midemde bir düğüm oluştu ve ardından çok farklı bir his geldi. Karnımın içinde özgürlüğüne kavuşmayı bekleyen binlerce kelebek firar etti.
Sonra kokusunu duydum, içime içime işleyen sardıkça sarasın geldiği, kokladıkça içine karışma isteği uyandıran bir koku...
Sen hiç duydun mu onun kokusunu?
Şey yani işte onun, komiserin...
...
Yenildim.
Yenildim ben.
Olmaz denilen oldu, bir daha atmaz dediğim kalbim dört nala koşuyor. Ben ki hayatını yalnız yaşamaya adamış, kalbini bir kadına vermemeye yemin etmiş adamım ama gör bak söktüm kalbimi koydum avucunun içine.
İster ezsin parçalasın, ister öpüp koklasın... Ben onun kalbini pamuklara sararım, bir tutam saçının teline ömrümü adarım.
Bir gülüşüne şu İstanbul'u yakarım oğlum, minicik burnu ve o çimen yeşili gözleri için ölüme bile giderim...
...
"Konferansınız bittiyse artık operasyona gidebilir miyiz komiserim?"
"Ece bak son kez söylüyorum, her ne olursa olsun kapıdan burnunun ucunu bile sokmayacaksın, anlaşıldı mı?"
"Olabilir komiserim..."
"Yemin ederim saçımı başımı yolacağım artık."
"Cesur lütfen sevgilim, abartıyorsun ama."
Cesur iki elini saçlarına daldırarak öfkeyle karıştırdıktan sonra karşısında sevimli bir şekilde sırıtan kızı kendisine doğru çekerek, alnını alnına yasladı. "Ben seninle ne yapacağım sevgilim?"
Dudaklarını tüy gibi bir yumuşaklıkla kızın dudaklarına sürttükten sonra, "Beni her şekilde kandırmayı başarıyorsun ve inan bana bu hiç hoşuma gitmiyor."diyerek buna tezat bir şekilde adeta koparırcasına öptüğü dudaklardan uzun süre ayrı kalmanın mümkün olmadığını ve ne olursa olsun bu deli kızın onu her konuda baştan çıkararak alt edeceğini biliyordu...
AÇIKLAMA
HİK YE İLK