ÇİÇEĞİ YAŞATMAK
GİRİŞ
Dikenlerin üstüne yürüdüğüm yolculuğum, ana rahmimde çekirdek olmamla başladı. Ne zaman son bulur, bunun hakkında çok bir tahminim yok. Ama nerede ikiye ayrıldı dersen, emin olduğum bir an var...
"Her kader, acıyla yürüdüğün bir diğerinin sırası," derdi çok sevdiğim biri.
Benim kaderimin sırası gelmişti. Güzel günler arkamda kalmıştı, ben ise koşa koşa uzaklaşmıştım oradan.
Kolay olmayacak, biliyorum.
Ama hiçbir zaman pes etmeyeceğimi de biliyorum.
Annemin öldüğü o gün, neler olacağını asla tahmin edemezdim.
Hayatımı ikiye bölen depremler olmuştu beynimde, ama yıkılmamıştım.
Ve o gün tanıştığım kızın hayatıma bu kadar etki edeceğini de hiç düşünmemiştim.
Gözlerinde gökyüzümü taşıyan kıza, eksik kaldığım tüm acılarımı, sevdalarımı yüklemiştim.
O kadar güçlüydü ki... Bir an olsun taşımaktan yorulmamıştı.
Bu hikâyede canı acıyan tek ben değildim.
O da benimleydi. Yanımdaydı.
Göğsümde yaşayan biri var, anne.
Soluksuz seviyorum onu.
Senin aşkı tanımladığın gibi hissettiriyor bana.
Elimi tutunca, sanki bana masal okuyormuşsun gibi oluyor.
Gözlerine bakınca, dünyaları elimde tutuyormuşum gibi hissediyorum.
Tesadüfen tanıştığımız bu hikâyede, birbirimizi tamamlayacağımız yollarımız vardı.
Şimdi Lavinya'ya "ölüm çiçeği" dememek için kendimi zor tuttuğum günlerdeyim.
Belki başaramadım.
Belki başaramadık.
Ama amacımı anladım.
Bir başlangıcın mı, bir sonun mu parçasıyım bilmiyorum.
Ama o bulmacanın tam ortasındayım.
Dizlerim kanamadan, savaşmadan kazanamayacağımın belki de en çok ben farkındayım.
Göğüs kafesimdeki o bulut; aşkımı yaşatacak kadar masum,
ülkeme ihanet eden on kişiyi on saniyede vuracak kadar cellat.
Ben kim miyim?
KIDEMLİ ÜSTEĞMEN BARTIN ERAN KARER'İM.
İsmimin çok önemli olmadığı bu topraklara,
canını, aşkını, ailesini feda edecek onlarca askerden sadece biriyim.
Birimiz ölür, diğerimiz dirilir.
Bir Sungur gider, bin Bartın gelir.
Bin Bartın'dan sadece biri olarak yanınızdayım.
Geçtiğiniz her sayfada benim izim var.
Bu dünyadan bir Bartın ve bir Elzem geçti.
Bizi asla unutmayın. ✨