Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Çürümüş Taht
Fantastik

Çürümüş Taht

9Beğeni
24Okunma
50 Bölüm
19,032Kelime
1 saat 35 dkSüre
12.10.2025Tarih
Bir zamanlar kralların hükmettiği Elarion diyarı, şimdi çürümüş bir tahtın gölgesinde soluyor.
Zamanın kendisi çatlamış, geçmiş ve gelecek birbirine karışmış durumda.
Kayıp bir büyücü — Lirien.
Gerçeği arayan bir bilim insanı — Kael.
Ve lanetiyle yaşayan bir kral — Eldarion.

Üç kader, bir tahta zincirlenmiş.
Aşk, korku ve kehanet, dünya çökerken bile birbirine bağlanıyor.
Her adımda geçmişin yankıları çağırıyor…
Ve bazı sırlar, unutulmak yerine çürümeyi seçiyor.

TAHTIN ÇATLAĞI

Sabah, Elarion’un üstüne gri bir sessizlik gibi çökmüştü. Güneş, şehrinüzerindeki kalın bulut tabakasını delmeye çalışıyor ama başaramıyordu.Kral Sarayı’nın en yüksek kulesinden, koca şehir metalik bir parıltıylasolgun görünüyordu — paslanmış, sanki zamanın kendisi bile butopraklardan nefret etmiş gibiydi. Sarayın altındaki bin yıllık taş zemin, osabah ilk kez titreşti.Başta kimse fark etmedi. Kral’ın odasındaki makineler tısladı,duvarlardaki eski kablolar gerildi. Bir saniye boyunca hava dondu, sonraderinlerden bir ses geldi — çat… Taht, yani Elarion’un kalbi, yüzeyindenince bir ışık sızdırdı. Işık, gri duvarlarda dans etti; sonra bir anlığınakırmızıya döndü. Saray muhafızları korkuyla birbirine baktı. Bu, sıradanbir arıza değildi. Bu, Taht’ın nefes alışının işaretiydi.Yüzyıllardır konuşmayan bir şey uyanıyordu.Taht Odası’na giden koridoru metalin yanık kokusu doldurdu. Kral’ınbilim rahipleri koşuşturdu; üzerlerinde gri pelerinler, ellerinde veri taşlarıvardı. “Basınç dengesizliği mi?” dedi biri, titrek sesle. Diğeri başınısalladı. “Hayır… bu başka bir şey. Enerji akımı tersine dönüyor.” Zeminbir kez daha sarsıldı. Tavanın üstündeki mozaikler çatladı, taş tozlarıhavada süzüldü. Ve tam o anda, Taht’ın yüzeyinde bir çatlak belirdi.O çatlak, bir insan nabzı gibi attı. İçinden sızan ışık, göz kamaştırıcı birbeyazdı ama birkaç saniye sonra karardı. Bir şey, içeriden dışarı çıkmayaçalışıyor gibiydi.Sarayın dışındaki halk, titreşimleri hissetti. Sokaklar boyunca yankılananuğultu, sanki yerin altından gelen bir kalp atışıydı. Yaşlı bir kadındizlerinin üstüne çöktü, ağladı. “Yine başlıyor,” diye fısıldadı. Gençler neolduğunu anlamadı ama gökyüzü kararınca içlerine korku doldu. Uzunzamandır unuttukları bir his geri dönüyordu: kutsal dehşet.Kral, saray odasının derinlerinde makinelerle çevrili yatağında yatıyordu.Yüzü solgundu, nefes alışı düzensizdi. Göğsüne bağlanmış kablolar mavibir ışıkla yanıp sönüyordu. Taht Odası’nda meydana gelen sarsıntıdansonra göz kapakları titredi. Saray hizmetkârları korkuyla geri çekildi.Kral’ın dudakları kıpırdadı, neredeyse duyulmaz bir sesle mırıldandı:“Taht… ağlıyor…”Bilim rahipleri birbirlerine baktı, biri sessizce dedi: “Majesteleri… Tahtkonuşamaz. O sadece bir enerji kaynağı.” Ama Kral başını yavaşçaçevirdi, gözleri donuk bir parıltıyla açıldı. “Sen… hiç… ağlayan birmakine gördün mü?” dedi. O sözden sonra tekrar sessizliğe gömüldü.O an, Taht’ın çatlağından siyah bir duman sızmaya başladı. Görünüştesıradan bir duman gibiydi ama yaklaştıkça soğuk yayıyordu. Bir muhafızelini uzattı, anında parmak uçları buz tuttu. Sarayın baş bilim rahibibağırdı: “Geri çekilin! Enerji ters kutuplandı!” Ama çok geçti. Taht’ınetrafındaki zemin çatladı, taşlar havaya kalktı. Kısa süreliğine yer çekimiyok olmuş gibiydi. Hava, metal ve kan kokusuyla doldu.Sonra her şey durdu.Bir sessizlik… kulakları sağır eden bir sessizlik. Yalnızca bir ses kaldı:kalp atışı gibi yankılanan bir ritim. Taht’ın altından geliyordu.O sırada, şehrin kuzeyindeki eski kulelerden birinde bir kadın irkilerekuyandı. Adı Lirien’di. Rüyasında bir taht görmüştü; karanlığa gömülmüş,gözyaşlarıyla paslanan bir demir yığını. Ama o demir, canlıydı. Rüyanınsonunda bir ses fısıldamıştı: “Kalpler
📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play