Bölüm...TANITIM
Her yer ışıldı. Tam hayalimdeki gibi bir kır düğünü. Hatta hayalleriminde ötesindeydi. nefes almak için camı açtığımda tam olarak düğün için süslenen alan gözlerimin önündeydi. Etraf yemyeşil yeni açılmış meyve ağaçlarının kokusu etrafa yayılmış insana huzur veriyor. Gözlerimi kapatıp bir kaç saniye huzurun ayak seslerini dinledim. Kuşların cıvıltıları çiçeklerin kokusu. Birde etraftaki keçi ve oğlakların seslerine Ve seslerine karışan zil sesleri. Huzur bu olmaydı. Benim için ise sevdiğim adamdı. O yanımda ise ben zaten hep mutlu ve huzurluyum. Zaten bu yola çıkarken hey şeyiyle kabul ederek ve yaşayacağım her şeyi hesap ederek çıktım. O eveti aşka sevgiye ve huzur için vermiştim. Yüzümde kocaman bir gülümseme ile doğayı hissettim. İçimdwki kötü bir şey olacak hissini halının altına süpürdüm. Belkide benim kendi kuruntumdu. Bu kadar güzel olması beni korkutuyor olabilirdi. Ya da korkudan olabilirdi. sakince bir nefes alıp gözleri i açtım. Elim kalbimin üzeride kalbimde delice bir korku vardı.Tek başıma olduğum gelin odasının kapısı tıklandı. Bedenimi camdan ayırıp yönümü kapıya döndüm. Kapı açıldı ve tüm yakışıklıyla birlikte içeri girdi. Kalbim yerinden çıkacak gibi göğsümü dövmeye başladı. Ellerim terlerken ne yapacağımı bilemedim. Ellerimi gelinliğimin eteğine silerken kapıyı ardından kapatıp göz temasını koparmadan bir kaç adım attı. Beni süzdükten sonra gözlerindeki o yoğun ifade daha da koyulaştı. Üzerine giydiği siyah smokinin papyonunu çekiştirdi. Nefes almak için. Üzerine giydiği takım çok çok yakışıklı olmasına neden olmuştu. Zaten yakışıklıydı birde şimdi daha da afet olmuş. Bu adamın artık benim kalbimle sorunu olduğuna eminim. Zalim derdin ne benle. Şuan düşüp bayılabilirim. Onunda benden farkı yoktu. Söylemese de anlayabiliyorum. Bir adım daha atıp uzandı ellerimi avuçları içine aldı. Ben bu adamın yanında çok küçük kalıyorum. Ona bakmak için başımı geri atıp gözlerine baktım. Gözler kalbin aynası derler. Ben gözlerinde kendimi görüyorum. O gözlerindeki İfade karanlık ge eyi aydınlatan dolunayın ışıydı. Bana bakıyordu. Kalbim uzun süre koşmuş gibi hızlıydı. Nefseim hızlanırken belli etmemeye çalıştım. Ancak adamın içine düşecek gibiydim. Derin Bir nefes alıp ellerimin üstüne dudaklarını bastırdı. Kalbe zararsın be kadın’ kıkırdadım zar zor. Nereye düşüyoruz? Eridim de ben. ben konuşamayacak kadar heyecanlı idim. Ki herhangi bayılailirim. onunda benden farkı yoktu. Elleri gibi dudakları da titriyordu . Dudaklarını elimden ayırıp başını kaldırdı. Gözler gördüklerimle az önceki korkum daha da arttı. Az önce bana aşkla bakan adam gitmiş yerine o ilk günkü gibi duygusuz adam gelmişti. Ne oluyor.Birden ellerimi bırakıp bir adım uzaklaştı. Kaşlarımı çatıp acıyan kalbimi düzene sokmaya çalışıp lendime “sakin bir şey yok.” Derken dudaklarından dökülen