Sessizlikten Önce
Evde sessizlik hiç bu kadar ağır olmamıştı.Camın önünde duran halimle, yansımama baktım. Aynadaki yüz bana ait değildi sanki.Sol yanağımda mor bir iz, dudaklarımda kanın tuzu… Babam yine içmişti.Her gece aynı koku, aynı kelimeler, aynı yumruklar.“Senin yüzünden gitti o kadın!” diye bağırmıştı bu sabah.Oysa ben sadece on yediydim.Artık ne ağlıyordum ne de karşı koyuyordum. Çünkü bazı acılar insanın içine kök salıyor.Babamın borçları vardı. Ben bunu sadece duvarların arasındaki fısıltılardan duydum.Ama o gece kapıya gelen üç siyah takım elbiseli adamla her şey değişti.Karanlık bir arabanın farları odamın duvarlarını boyarken, içimde bir his vardı:Bu kez kurtuluş değil, sonum geliyordu.