Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Duvarın Ardındaki Ünlü
Aşk/Romantizm

Duvarın Ardındaki Ünlü

1Beğeni
20Okunma
1 Bölüm
500Kelime
3 dkSüre
08.08.2025Tarih
Onu önce duvardan gelen melodilerden tanıdı.
Sonra, o melodilerin ardındaki adamı gördü.
Ve artık, ikisi de aynı sessizliğin içinde bekliyordu.

Bazı duvarlar, yıkılmak için değil, aralanmak için vardır.
Ve aralandığında… her şey değişir.

Bölüm 1 – Akşamüstü Cesareti

Bunlar, hayatım mahvolmadan önceydi.
Henüz penceremin pervazında fesleğen duruyordu. Henüz kelimelerim başkasına ait değildi. Henüz Ali Zati sadece yan dairede çalan piyanonun sahibiydi.

Cihangir’in yokuşları hâlâ sabahları kahve kokardı. Kediler, apartmanın önünde güneşlenen yaşlı kadınların eteklerine sürtünürdü. Ben masamda oturur, ekrandaki boş satırlara bakar, duvarın ardında başlayan melodiyi beklerdim.

O melodiler, günlerimi başlatan tek şeydi. Bazen hafif, bazen sert; ama her seferinde sanki bana özelmiş gibi. Duvarın inceliğini aşan o ses, zihnime oturur, parmaklarımı klavyeye sürüklerdi.

Bir akşamüstü, melodinin ortasında üç kısa tık duydum. Yan daireden.
Oyun orada başladı. Ben de üç tıkla karşılık verdim. Basit bir ses değişimi değildi; fark ettiğini bilmek, fark ettirdiğini hissetmekti.

Ali Zati’yi ilk kez kapıda gördüm. Postacı yanlış kargoyu bana uzatırken, arkadan gelen adımlar ağır ve belirgindi.
Başımı çevirdiğimde, elinde imza kalemi, gömleğinin kolları dirseğe kadar sıyrılmıştı. Parmakları uzun, eklemleri belirgindi. O ellerin piyanoya dokunuşunu hayal etmek zor değildi.

“Teşekkür ederim,” dedi, paketi alırken. Sesi, melodilerinin tonu gibiydi: açık, net, ağırdan.
O an konuşamadım. Sadece başımı salladım. Kapanan kapının ardından hafif bir gülüş duydum. Gerçek mi, yoksa melodinin içinde mi vardı, bilmiyorum.

Akşamüstleri, onun müziği en güzel hâlini bulurdu.
Gökyüzü sarı ile pas rengi arasında döner, apartman demirleri ışıltıdan yorulurdu. O saatlerde yazmak kolaylaşırdı.

O gün gelen yeni brief’i açtığımda, dosyanın kapağında tanıdık bir yüz gördüm.
Ali Zati, bir markanın yeni kampanyasının yüzüydü. Ben ise o kampanyanın metin yazarı olacaktım.

Elimde kâğıt, kulağım duvarda. İçimde karışık bir his: Bu iş, o oyunumuza dokunur muydu? Yoksa ona yaklaşmam için bir fırsat mıydı?

Beste aradı.
“Yine mi melodilerin adamı?”
“Beste…” dedim, “Bu sadece komşum.”
“Komşu deyip dur, o melodilere bakılırsa, o senin ruhunun Spotify listesi.”

Gece yarısına yakın, piyano yine başladı.
Parmaklarım masada ritim tuttu, ayaklarım parkede hafifçe vurdu. Birden müzik sustu. Ardından kısa, hızlı iki nota geldi.
Sanki bana “duydum seni” diyordu.

Kapımın altından bir kâğıt kaydı. İnce, katlanmış bir post-it.
Sence bu parçanın adı ne?

Kalemi aldım, tek bir cümle yazdım:
Akşamüstü Cesareti.

On saniye sonra duvardan tek bir nota geldi. Onay gibi.

Ertesi gün ortak balkonda karşılaştık.
Elinde küçük bir fesleğen saksısı vardı, toprağı nemli.
“Fesleğen sever misiniz?” dedi.
“Severim ama yaşatamam.”
“Belki melodiler yaşatır.”

Rüzgâr saçımı yüzüme taşıdı. Elini kaldırıp bir telini kenara çekti. Parmağı, boynumun yanında kısa bir an durdu.
O anda nefes almak fark edilir bir şey hâline geldi.

O akşam müzik daha yavaş başladı. Her nota daha uzun, daha ağırdı. Ben de dinlerken bacak bacak üstüne attım, elim kahve kupamın kenarında, aklımda onun parmağının sıcaklığı.

Melodi sustu.
Yerine dört kısa nota geldi. Ardından kapımın altından bir fotoğraf kaydı: Balkonumdaki fesleğen, saksının yanında küçük bir pusula.

Üzerinde tek cümle vardı:
Kuzey sendin.

Tam elimi pusulaya uzattığım anda, koridordan başka

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play