"Vatan için ölmek de var, yaÅŸamak da; önemli olan vatana layık olmaktır."Â
- Mustafa Kemal Atatürk
☘︎
"Babaanne!" Minik bir kız koÅŸarak salona girdi. Kanepede oturmuÅŸ elinde örgüsünü yapan Yasemin'e doÄŸru koÅŸtu.Â
"Gel buraya!" Bu sefer salona son sürat hızla gelen erkek çocuk girdi. "Kaçma!"
Yasemin, başını kaldırıp iki afacana baktı ama kız çocuğu çoktan onun yanına tırmanıp koltuk ile beli arasına girmişti. "Anam! Kuzum noluyo?!" dedi Yasemin sonra elindeki şiş ve ipliği iki ayağının arasında olan sepetine koydu. "Yavrum dur bir kıpraşma!"
"Babaanne ağabeyim beni dövecek ama" dedi kız ve Yasemin'in boynuna sıkıca sarıldı.
"Acaba niye Selen hanım!?" diye köpürdü abisi. Gözleri öfkeyle parlıyordu ama kardeşini yakalasa dahi dövmezdi. Sadece onu tehtit edip geri çekilirdi. "Gelip oyuncak arabamı çizmiş babaanne!"
"O yanlızca senin değil " dedi Selen ağabeyine küçümseyici bakışlar atarak. "Babam ikimize aldı "
"Benim bir kere o. Sen git kendi oyuncağınla oyna!"
"Hayır benimde oyuncağım!"
"Hayır!"
"Evet!"
"Ayol yeter!" diye en sonunda Yasemin konuştu. İki minikte susmuştu. "Bana bakın bakayım " dedi kaşlarını çatıp. Önce erkeğe baktı. "Tuğrul, oğluşum bak sen haklı olabilirsin. Ama kardeşini peşlemen hiç hoş değil " Sonra Selen'e başını çevirip baktı. "Sende ağabeyinden izinsiz birşey almıyorsun. Eğer alırsan da o sana emanet oluyor. Emanete de ne yapmıyorduk?"
"Hıyanet etmiyorduk" dedi ikiside pişman olmuş yüz ifadeleriyle. İkiside yaptıklarının yanlış olduğunu anlamıştı.
"Ee o zaman ne bu tan tana ayol?" Yasemin artık daha sakindi. Torunlarının yanlış yaptıklarını anladıklarını biliyordu. "Şimdi ikimizde sarılıp barışıyorsunuz. Hadi bakayım " diyip arkasına kendini sıkıştıran Selen'i oradan çıkardı. Tuğrul'un karşısına koydu.
"Özür dilerim ağabey " dedi Selen birbiriyle oynayan parmaklarına bakıp. "Arabanı çakılda sürme demene rağmen sürdüm"
"Bende sana bağırdığım için özür dilerim" TuÄŸrul bir kaç adım atıp Selen'e sarıldı. Selen'de kollarını abisinin beline dolamıştı.Â
Yasemin hanım bu ikiliye bakarken gülümsedi. Kendi oÄŸlu ve kızı da aynı bu ÅŸekilde kavga ederdi. Tabi o zamanlar tercihi terlikti ama ÅŸimdi torunlarına kıyamazdı. OÄŸluna kızına kıyardı belki ama torunlarına asla.Â
"Ee barıştınız mı?" dedi gülüp "Bir daha kavga etmezsiniz inşallah"
"Yok bitti kavga Babaanne" dedi Selen inci gibi olan dişleriyle sırıttı. Sonra abisine bakıp. "Dimi ağabey" ikiside salondan çıkmak için kapıya doğru ilerledi.
"Öyle öyle sen beni sinir etmede"
Yasemin, Selen'in ona çarpınca boynuna düşen yakın gözlüğünü tekrar gözüne taktı. Eğilip sepetten örgüsünü alınca tekrar atkı örmeye başladı.
Oğlu ve gelini. Savaş ve Nergis göreve gitmişti. Bir haftadır yoktular. Oda torunlarının yanına gelmişti. Bu hayatta zanten bir oğlu, iki kızı vardı. Nergis, kızı Fadime'den sonra ki kızı olmuştu. Eşi ise yıllar önce Kıbrıs Harekatın da şehit olmuştu. Onun yokluğuna hâlâ daha alışamamıştı. Kalbinde derin bir yara