Hayatın bizlere sunduğu ne kadar kötü olay olursa olsun hepsinin karşısında dimdik dur diyen kitaplardır. Hani kadınlar için birçok anlamı olan o kelimelerin nasılda gereksiz olduğunu hissettiğim bundan daha kötü bir an olmamıştı. Hayatımın hiçbir acı anında kalbimin bu denli acıya boğulduğunu hissetmemiştim. Bu yaşıma kadar hayatın bana açtığı savaşların sayısını hatırlamıyordum. Her birini kazanmış olsam da bu kalbime açılan savar en ağırıydı. Bunca savaşta hayattan aldığım darbeleri bir kenara bıraktım. Her birinin acısı bir kenarda bekletebilecek kadar geçmişti. Fakat bu darbe ile ayakta durmakta zorlandığımı hissediyordum. Etrafıma bakındığımda ne kadar fazla mutlu insan vardı. Kahkahalara inanmazdım. Her kahkaha mutluluktan atılmazdı ama etrafımdaki insanların tamamı yüzünde gülücüklerle eğleniyordu. İçeride çalan müzik sesi insanların sesine karışmıştı ve uğultudan öteye gitmiyordu. Elimi hemen önümde dekor amaçlı buraya koyulduğunu fark ettiğim kapıya destek almak istercesine yerleştirdim. Ayakta durmakta zorlandığımı hissediyordum. Gerçekten nefes alamamanın nasıl büyük bir acı olduğunu daha net anlıyordum. İçimde bir şeylerin öldüğünü hissediyordum. Kalbimin üzerine yerleştirdiğim diğer elim ile ayakta kalmaya çabaladım. Ayakta durmam gerekiyordu. Hiçbir savaştan yenik çıkmadım ama her ne olursa olsun bu savaşı da ayakta kazanmalıydım. Derin derin iki nefes aldım ve karşımdaki çiftten gözlerimi bir an olsun ayırmadım. Birkaç saat sonra gelip bana sarılacak olan o eller kime sarılıyordu öyle? Kime gülüyordu aylardır bana gülmeyen o yeşil gözler? O dudaklarıma değdiğinde benlimi kaybettiren mükemmel dudakları kimi öpüyordu? Aylardır sevgisine muhtaç beklediğim, tüm hayatımı adadığım adam benden esirgediği sevgiyi başka kime veriyordu? Her sorunda
“Benim psikolojim bozuk!” diye avazı çıktığı kadar bağıran adamın bozuk olan psikolojisi şu anda neredeydi acaba? Bana nefesim diyen adam ne de güzel nefes alıyormuş başka tenlerde…
‘Senin olmadığın bir yerde ben yaşayamam’ dediği zamanlar geldi bir an aklıma ama gözlerime dolan gözyaşını geri itmeye bile gücüm yoktu. Kollarında başka bir kadın ile gayet güzel yaşıyordu. Çevremde veya okuduğum kitaplarda aldatılan kadınların ne kadar acı dolu hislerine tanık olur bir an olsun hissetmeye çabalardım. Her zaman nasıl büyük bir acı olacağını düşünürdüm. Düşünsenize bir kadın ve kendini çok ama çok sevdiğini düşündüğü bir adam. Ona hayatını veriyor, onu çok ama çok seviyor. Ona belki de onun için en değerli şey olan kalbini veriyor ve karşılaşabileceği en büyük ihanet ile karşılaşıyordu. Bir an gözlerimin karardığını hissettim. Destek almak adına kapının kenarında yasladığım elim kaydı ve yerimde sendeledim. Bu gerçekten tahmin etmeye çalıştığım acıdan çok daha büyüktü. Kalbimi biri eline almış ve acımasızca sıkıyormuş gibi hissediyordum. Canım o kadar çok yanıyordu ki avazım çıktığı kadar