İlhamımı kaybedeli artık iki yıl olmuştu. İki yıl boyunca okuyucularım tarafından ağır bir baskıya maruz kaldım. Zamanla çıktığım o ünlülük kariyeri gitgide tarihe karışıyordu. Ağır bir borca girmiş, bankalar tarafından rahatsız ediliyordum. Bir ay önce, yayınevinden belli bir miktarda mecburen bir avans alarak bir kasabaya taşınmayı planlıyordum. Yayınevi patronum bile bu işin artık bizi ve beni yorduğunu, son beş ay sonra yeni bir kitap teslim etmezsem fesih sözleşmemi göndereceklerini, ek olarak da avansı geri ödeyeceğimi söyledi.
Bir ara yayınevimin patronuyla sırf bu yüzden sevgili olmuştum. Mecburdum. Ama bunun yayılacağından korkarak yakın zamanda benden ayrıldı. Çok çaresiz bir haldeydim. Ruhum derinlere dalarak boş zihnimde geziyordu. Karanlık ve beyazlık vardı sadece. İlhamım yavaş yavaş kayboldu. İlk aylar kısa kısa yazılar yazıyordum. Öyle zaman geldi ki artık beş yüz kelimeyi bile bir araya getiremedim. Gerisi zaten malum. Hiç yazamadım.
Okuyucularımı günü günden kaybediyordum. Instagram’da takipçim yüz kırk binden yetmiş bine düşmüştü. Popülerliğim artık yoktu. Kısacık süreçte herkes bana arkasını dönmüştü. Destek yerine linç ve boykota maruz kaldım. Tabii ki de bundan yayınevim de zarar gördü. Her gün yeni bir küfür ve ölüm tehdidiyle uyanıyordum. Sizi seven insanlar artık sizi sevmiyor; sevmelerinin tek bir sebebi kaybolunca sizden nefret ediyordu.
Yazarlık kariyerim bundan on yıl önce başlamıştı. İlk kitabım “Düş ve Kabuslar” dünyaca meşhur bir kitap oldu. Kırk beş ülkede çevrildi ve filmi yapıldı. Genellikle korku ve fantastik tarzda yazıyordum. Eskiden olan ama şimdi olmayan bir kitlem vardı. Her yıl yeni bir kitap çıkarıyordum. Bazı yıllar bir sene içinde beş serilik kitaplar bile yazdım. Ama son serim olan “Ölümcül Ses”, üç serilik kitabımın son kitabını yazamayınca yayınevinden bir teklif geldi. Hayalet yazar, para karşılığı kitabımı yazacağını, bu süreçte toparlanmam için zaman vereceklerini sundular.
Öyle de yaptık ama bu bilgi bir şekilde sızdı. Adıma leke getirdim. Okuyucularım artık sorgu içindeydi. Artık diğer kitaplarımı bile benim yazmadığımı düşündüler. Bunun yüzünden de daha da ağır bir bunalıma girdim. Bazı kitleler ise bazı kitaplarımın bile yapay zekâ tarafından yazıldığını ileri sürdü. Beni seven bu kadar büyük bir kitle, bir hatam yüzünden bana bu denli bir öfkeyi neden besledi, asla anlayamadım. İnsanlar zaten hep böyledir. Onlara sunduğumuz bir takım şeyler için severler. Bunun için yayınevinden kısa bir süreliğine destek aldım. Ama sonra o sıcak, dostane yaklaşımları artık resmiyete bindi. O günden sonra kendimi alkole ve sigaraya adadım. Biri uyumamı engelledi, diğeri ise onu bırakmamı…