Sevmeyi öğrendiğim gün, hiçbir eksiğim kalmayacak.
Biraz farkındalıkla şımaran bazı kişiler insanları yargılamak konusunda çok iyi olabiliyor ama iş anlayış göstermek ve empati kurma sürecine gelince, savundukları kişisel gelişim düşüncesi anında yok oluyor. “Kendi bakış açınızla yarattığınız dünyanın duvarlarını aşamıyorsunuz, aslında bir nevi kendi kalıplarınızın arasına sıkışıp herkesin aynı şekli alması için diretiyorsunuz ve sizi temin ederim bakış açınızı empati üzerine kurmazsanız bir gün yargılarınızla yapayalnız kalacaksınız.”
Müjde Aklanoğlu
***
İtirazı tükenmiş kelimelerin, teslimiyetiydi…
Aşk!
Birine bağlanmak sosyal olmak insan doğasında var olan en belirgin dürtüdür ve bu dürtüleri çoğaltmayı sağlayan ilk tepkime de aile ilişkilerinde temellenir, ilk bağlanmanın deneyimlendiği yer ise ailedir, bazı ailelerle sağlıklı bağlanma ritüeli doğru öğrenilirken bazılarında ebeveyn olmaya hazır olmayan mevcut sistem oluşmaz, hal böyle olunca ebeveynlerden öğrenilen sağlıksız bağlanma örüntüleri duygusal süreçlerinde devam eder. Her evde, kişinin kendine ait bir rolü vardır. Anne şefkat doludur, çocukların duygusal ihtiyaçlarını karşılar ve onlara rehberlik eder ancak baba evdeki düzeni sağlayandır, sağladığı adaletli düzenin koruyucusudur, hane halkına kuralların uygulanmasını ve sorumluluk bilincini öğretir fakat bu süreç sağlıklı dinamiklere sahip aileler içindir, bir çocuk zehirli bir ailede toksik kavramlarla büyüdüyse iyi ve kötü, haklı ve haksız anlayışını adil olma dürtüsüyle değil duygularını tatmin etme eylemiyle verir.
Aile kaderdir ama nasıl biri olacağı kişinin kendi tercihidir…
Bireyin görülmediği, duyulmadığı bir ailede şiddet, bir imdat çığlığıdır; öfke, reddetme, başkaldırı yönünü bulamamış bir ruhun çıkış yolu çabasıdır. Temeli kötülüğe, adaletsizliğe, umursamazlığa, reddedilmeye atılan bir ailede başkaldırı uygulayan için şiddet, “ben varım” demenin en acı yoludur. Empati, güven, merhamet bağlamıyla sarmalanmamış kişilerin başka çıkar yol bulamayarak başvurduğu savunma mekanizması zamanla en derin kanseri olur.
Peki şiddet sadece yumruklarla mı gerçekleşir?
Bir insanın geleceğine, inancına, merhametine, şefkatine, sevme ve sevilme hakkına olan özgürlüğüne vurulan ketler, şiddet değil midir? Bazı kişiler için şiddet bir yas tutma biçimidir, fedakarlıklarının ve vazgeçişlerinin cevabıdır, kendini kaybetmiş ruhunun boşluk hissine verdiği yanıttır. Şiddet çok zaman geçmişten, yetersizlikten, yetememekten öç alma biçimidir, kişinin kendi sahip olamadıklarına sahip olanlardan aldığı en büyük intikamdır. Ne kadar zengin ne kadar kuvvetli ne kadar geniş bir çevreye ait olursa olsun, şiddet güçsüzlerin gücüdür! Çaresizliğinde savunma mekanizması olarak kullandığı kalkanıdır, sonuçları kendini de başkalarını da incitir.
Şiddet istenmeyenlerin, oldurulamayanların, yerine yakıştırılamayanların, yerine eğreti kalanların, yerini benimsemeyenlerin, göz ardı edilenlerin kendince haklı isyanıdır. Şiddet bazen yumrukların, bazen susuşların bazen vazgeçişlerin darbesidir.
Şiddet yaşamın her alanında