Bazı suçlar yalnızca kuralları çiğnemekle değil, kalbinin sesini dinlemekle işlenir. Ve bazı cezalar, ölümden bile uzun sürer.
Aras Karahan, bir zamanlar insanların gözlerine ışık, kalplerine cesaret veren bir koruyucuydu. Doğu Dağları’nın eteklerinde kutsal bir topluluğun üyesi ,karanlık tarafın prensiydi .
Gücü, bilgeliği ve adaletiyle tanınan bu topluluk, karanlıkla dengede kalmak için yemin etmişti. Fakat Aras, bir gün kalbinin sesini dinleyip yapmaması gereken bir şeyi yaptı.
Ateş kırmızısı semboller, odanın zeminini sardı. Aras, Elina’nın cansız bedenini büyülü sembollerin üzerine yerleştirdi. Elini Elena’nın alnına koydu ve gözlerini kapattı. Yasaklı büyüler kitabını açtı ve büyüyü okumaya başladı.
Aras (sessizce, karanlığa):“Elarim varen’a sal’eth...Nur ethari, solir me ‘lean...Kar’du veneht Elina...Dön bana ışığım, dön bana Elena’m.”
Hava ağırlaştı. Kandiller söndü. Zemin çatladı. Zincirler sallandı. Semboller parladı. Duvarlarda yankılanan sesler yükseldi.
Elena’nın bedeni yükseldi. Büyü tekrarlandı; bir koro halinde sesler duvarlara çarptı. Elena’nın gözleri açıldı, ruhu bedenine döndü. Ama karanlık bilirdi: Her şeyin bir bedeli vardı. Ruh karşılığı ruh alınacaktı.
Duvarlardan bir ses yükseldi:“Bu büyü, yaşamla ölümün dengesini bozdu. Kimin iradesiydi bu? Kimin arzusuydu? Yasakları ve dengeyi bozan.”O an herkes sustu.
Aras, Elena’ya döndü; gözleri “Yanımda dur, gerçekleri söyle” der gibiydi. Fakat Elena korkuyordu. Cezalandırılmaktan korkuyordu. Ve yalan söylemeyi seçti.
Elena (titreyen bir sesle):“Ben bir şey yapmadım. Hiçbir şey bilmiyordum! Aras yaptı... O karar verdi! Ben..ben sadece kurbanım...”
Aras (donuk bir şekilde)“Elena?”
Elena ‘nın böyle bir hayinlik yapmasını hiç beklemiyordu. Uğruna ruhunu verdiği kadın hiç beklemediği bir anda onu sırtından vurmuş tu.
Elena gözyaşlarını sildi, kendini savundu:“Beni zorladı! Ben ondan böyle bir şey yapmasını istemedim! Benim bir suçum yok! Lütfen beni cezalandırmayın!
Kadim ses yankılandı:“Arzunun bedeli alınacaktır. Ruh karşılığı ruh. Suç sahibi bulunmuştur.”
O anda ayna belirdi. Kadim ses devam etti:“Sonsuza dek bu aynaya hapis kalacaksın, Aras Karahan. Ne öleceksin ne yaşayacaksın. Her zaman Arafta kalacaksın. Bir gün gelecek, bir kız senin kurtuluşun olacak... Ama bakalım başarabilecek mi?”
Aras aynaya doğru bir adım attı.Elena yalvarıyordu ağlıyordu ama artık her şey için çok geçti.
“Yapma Aras! Gitme! Böyle olmasını istemedim! Lütfen gitme!”Elina elini tuttu ama Aras sertçe çekti.
“Bitti Elina. Her şey bitti. Keşke... Keşke seni kurtarmak yerine kendi ruhumu kurtarsaydım.”
Ve ayna onu tamamen yuttu. Simgeler söndü. Oda sessizliğe gömüldü. Elina dizlerinin üzerine çöktü, gözyaşları boşluğa doğru akıyordu .Artık nafileydi.
Aşkın yerini ihanet, kurtuluşun yerini yalnızlık almıştı.
“Ben senin için yandım...Ve sen kendi ellerinle söndürdün beni.”
O günden sonra Aras’ın ismi bile yasaklandı.