Bir aşk yaşanırsa mı unutulmaz olur yoksa yaşanamazsa mı?
Bu sorunun cevabı hepimiz için farklılık gösterebilir. Her aşk hikâyesi bir diğerinden farklıdır. Sen de cevabın için bir süre düşündün muhakkak.
Hak verirsin ki aşka da tam bir tarif getirmek mümkün değil. Senin aşk tanımınla benimki çok farklı olabilir. Bu konuda dilimizden çıkan sözler yerine kalbimizin sesi hep daha doğru ve genel geçer tarifler yapar. Gelin görün ki ne yazarak ne söyleyerek ne de çizerek kalplerimizdekileri yansıtamayız.
Garip bir örnek gelebilir ama kendi sesini, bir kayıt cihazında dinlediğinde farklı biri konuşuyormuş gibi gelir. Daha tiz olduğundan onu kabul etmek zordur.
Bunun bir hata olduğunu gerçekte daha tok bir sesin olduğunu savunursun. Çünkü sen bu farkındalığa erişene kadar kendi sesini sadece hava iletimi ile duyduğunu sanırsın.
Oysa hava iletiminin yanı sıra kafatasındaki kemikler aracılığı ile de birleşir sesin. Bu, sesini daha derin, tok ve rezonanslı algılamana neden olur.
Kişisel olarak aşkı tanımlarken kalbimizden geçenleri aklımızla yoğurup, tecrübelerimizle şekillendirip, sahip olduğumuz kelime dağarcığı ile ifade etmeye çalışırız.
İşin içine giren hormonlar, estetik zevklerimiz ve içinde bulunduğumuz ruh hali henüz denkleme girmemiştir. Bu yüzden aşkın matematiği ve tanımı son derece zor ifadelerdir.
Yine de kendimiz adına bir şeyler ifade eden aşk anlayışımız vardır. En başta sorduğum soruya gelecek cevaplar bu yüzden birbirinden farklı olacak ve aslında aşkın genellenemeyeceğini ortaya koyacaktır.
Ana karakterimiz Kenan Karakalpak, Hasret Bitmez ile karşılaştığı anda kalbindeki duraksamalara anlam verememişti.
Kalbiyle aklı çatışıyordu. Babasına verdiği söz yankılanıyordu kafasında. Kalbi aşk fısıldıyor, aklı mantıklı davran diyordu.
İkisini de dinlemedi. Ne âşık oldu ne de mantıklı davrandı. Bir gün veda etmek zorunda kalacağı aşka başlamaktansa sessizce içinde yaşamayı kabullendi.
Bu bir gün, gün yüzüne çıkana kadar kalbiyle kendi arasında kalacak bir sırdı. İkisi de tarih öğrencisiydi fakat farklı zamanlarda.
Biri henüz yeni kazanmışken diğeri mezun olmak üzereydi. Birbirilerine sadece kalben değil, zaman olarak da teğet geçiyorlardı.
Yıllar sonra Kenan yaşadıklarını yazmaya başladı.
Bir zamanlar kendinden bile sakladığı aşkı yazıyor olmak hem onu heyecanlandırıyor hem de canını acıtıyordu.
Hasret ile yaşadıklarına ağız dolusu aşk diyememeyi haykırıyordu yazdıklarında. Bir kelebeği avucunda tutarak sevemezsin. Kanatlarına zarar verirsin. Uçmak için yaratılmış bir canlıyı seviyorsun diye hapsedemezsin. Kenan’da mavi kelebeğini özgür bırakmıştı.
Kenan’ı yaşadıklarını yazmaya ikna eden eşiydi. Nazira bir adamın karşısına çıkabilecek en özel kadınlardan biri olmasının yanında onu her fırsatta destekleyen kalbinde yeniden duraksamalar yaşatan biriydi.
Aşk bir insanın başına hayatında nadiren birden fazla kez gelir. Kenan bunlardan birini tek başına yaşamış olsa da ikincisinde çok şanslıydı.
Nazira içinde