Sen Giderken Mevsim Hep Kıştı
En çok ne koydu biliyor musun? Gidişin değil. Elbet bir gün herkes gider. Senden öncekiler de gitti.
En çok koyan, gidiş şeklindi. Hani sanki hiç sevmemiş gibi. Sanki o gülen gözler bana hiç bakmamış, o sözler bana hiç söylenmemiş gibi. Kapıyı çarpıp gitmedin. Kapıyı açık bıraktın. Ne tam gittin ne de tam kaldın. Ben o açık kapıda, o cereyanda hasta oldum.Sana bir soru soracağım. Dürüst ol. Zorunda değildin. Yemin ederim zorunlu değildin. Bana 'ömrüm' demek zorunda değildin. Bana 'senden başkası olmayacak' demek zorunda değildin. Yapmasaydın. Beni o yalanlara inandırmasaydın. Ben zaten alışıktım yalnızlığa. Ben o kuyuda yaşamayı öğrenmiştim. Sen geldin, beni oradan çıkardın, gökyüzünü gösterdin. Sonra tam güneşe alışmışken, beni aldın ve daha derin bir kuyuya attın.Şimdi diyorlar ki "Unutursun". Unutulur elbet. Ama yara kabuk bağlar, izi kalır. Sen benim en derin izimsin. Dokunduğumda hâlâ sızlayan o yerdesin. Ben seni unuturum, sorun değil. Peki, benim sana inandığım gibi, bir daha kime inanacağım? Bana bunu açıkla. Beni neden sevmedin demiyorum. Beni sevdiğine neden inandırdın?
Bana "her şey güzel olacak" derdin. Her şey güzel oldu. Ama benim için değil. Senin için. Ve benden çaldığın o "güzel günler" için. Afiyet olsun. Ben yangınımdayım. Sen kışının tadını çıkar.