Uzun bir süredir üzerinde çalıştığım asker kurgusu hikayem "Nazlı ve İlhan'ın Hikayesi"ni sizlerle paylaşmaktan heyecan duyuyorum. Umarım sizlerde çok beğenirsiniz. Lütfen satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin. Tüm desteklerinizi bekliyorum.
Adım Nazlı Kızılca. Nazlılığım adımda saklıymış. Kızılca soyadım ise gurur kaynağım, eşimin soyadı. Bir askerin eşi olmak, gurur ve fedakarlık kokan bir hayat demek. Ömrümü ona adadım, kalbimi onunla paylaştım.
Doğduğum gün, ilk bakışımı ona yöneltmişim. Başucumda duran o adam, kaderimin mührünü çoktan vurmuş. Gözlerimiz buluştuğunda, sanki evrenin tüm sırları o bakışlarda saklı ki, Mevlam bizi birbirimize yazmış, kader ağlarını çoktan örmüştü.
Ayrılıklar yaşadık, bazen fırtınalar koptu. Ama ne olursa olsun, birbirimize tutunduk, kopmadık. Bir mıknatısın iki kutbu gibi, her defasında birbirimize çekildik, yeniden bir araya geldik.
O benim çocukluğum, ben onun küçüklüğüydüm. Birlikte büyüdük, olgunlaştık. O benim sığınağım oldu, ben onun yurdu. Birbirimizin yaralarını sardık, sevinçlerimizi paylaştık.
Birbirimizi hep tamamladık. İki ayrı bedende tek bir ruhtu aşkımız. Her gün tazeleniyor, her an yeni bir boyut kazanıyordu. Yıllar geçse de ilk günkü gibi birimizi hep sevdik. Gözlerinin içine baktığımda hala kalbim deli gibi atmaya başlar, Ellerini tuttuğumda sanki dünyalar benim oldu.
Ben Nazlı Kızılca. Bir askerin eşi, bir vatan sevdalısı. Bir ömür sevip, bir ömür sevileceğim. Daha da ötesi, bir ömür "biz" olacağımız hikayemize hoş geldiniz...