Tolstoy
Şimdi de biz sizinle bir yolculuğa çıkacağız. Çünkü şehre bir yabancı geldi. Bu yolculuk benim ailemden bir parça ile bizimle olacak. Bir varmış bir yokmuş olacak. Zaman evvel de mi kalbur da mı kalmış olacak. Ama üzgün ama mutlu olacak. Bakalım neler olacak...
Bir zamanlar Anadolu...
Hasat henüz yapılmamıştı, tarlalar ise artık yeşilden sarıya dönüyordu. Harman sürmeye ise artık az kalmıştı. Miladi takvime göre zaman ağustos ayına geliyordu. Bu coğrafya da ise bu zamana Harman denirdi. Orak; 14 Temmuz ile 13 Ağustos arası, Harman ise 14 Ağustos ile 13 Eylül arasına denk gelirdi. Sonra da İlk Güz denilen ay gelirdi ki bu da daha çok hasattan kazanılan paranın harcanacağı zaman olurdu. Kimisi bu zamanda evlenir veya nişanlanırdı.
Mustafa da köye Orak zamanı gelmişti. Aslında her yaz gelirdi ama bu yaz temelli gelmişti. Babası maden kazasında ölmüş, annesi hastalanmış ve okulu bitmişti. Artık 12 yaşındaydı ve bu zamana göre büyüktü. Şehirde kalması için bir neden kalmamıştı. Annesi Arife, Mustafa'yı bir tek kardeşine emanet edebilirdi. Öyle yapacaktı. Çünkü o da hastalığın pençesindeydi.