"Kapat şu alarmı! Kim tatilde sabahın körüne alarm kurar ya?! Manyak mısın sen?"
Öykü'nün söylenmeleri ve Melis'in homurtularının ardından uzanıp hızlıca telefonunu komodinden aldı. Panikle ve pek de görmeyen gözlerle alarmı susturmaya çalıştı. Her zamanki gibi kapatma tuşu yerine erteleme tuşuna basınca ayarlara girip kökünden alarmı kapatmak zorunda kaldı. Bu ufak tefek hatalar en kıl olduğu şeylerdendi. Misal o aptal taksi çağırma uygulamalarında "çağrıyı iptal et" tuşu yerine hep "beklemeye devam et"e basardı çünkü o çok akıllı uygulama üreticileri insanları beklemeye teşvik etmeye çalışırdı. Alarm konusunda da uyanıldığından emin olunması için böyle bir pislik yapmışlardı belli ki ama bu Damla'nın ekstra sinirli bir biçimde uyanmasına neden oluyordu.
Bir müddet kendini geri uyumaya zorlasa da uykusu açılmış olduğu için yatakta doğrularak etrafa bakındı. Güneş ışığı perdenin kenarlarından içeriyi aydınlatmaya yetiyordu. Kızları uyandırmadan sessizce kendi tek kişilik yatağından çıktı. Geldiğinden beri yerleştirmemiş olduğu valizinin üstünden dünkü günlük elbisesini ve de verandadaki çamaşırlığa astığı bikinisini alarak banyoya girdi. Hızlıca elini yüzünü yıkayıp önce bikinisini, üstüne de elbisesini giydi. Sadece telefonunu ve oda anahtarını alarak plaja inmek üzere yine sessiz bir biçimde odadan ayrıldı.
Akyaka'da kaldıkları bu bungalov denize sıfır mesafedeydi. Bu tatillerindeki kalacakları yerleri özenle seçmeyi planlamışlardı. Yatarak tatil yapmak ve çılgınca eğlenmek arasındaki kalın çizgiyi de çok iyi idare ediyorlardı. Fethiye ve etrafındaki ufak beldelerin hemen hemen hepsini tatil rotalarına dahil etmişlerdi.
Deniz her yerde muhteşemdi. Damla hayatında ilk kez buralara geliyordu. Küçükken manevi babası onu hemen hemen her yaz Akçay'a götürmüştü ama yetişkin bir kadın olana kadar hiç Balıkesir'den aşağısına inmemişti. Zaten hayatının bir döneminde tatil yapabilme gibi bir lüksü de olmamıştı. Ancak çalışıp yeterince parası olduktan sonra bu lükse sahip olmuştu. Tabii şu anki tatillerine ne kadar lüks denebilirse... Herhangi bir Instagram kızı için kesinlikle lüks olmasa da, Damla için şu an hissettiği huzur dünyadaki tüm lükse bedeldi.
Mutlulukla gözlerini yumup derin derin nefesler alarak sahilde ağır ağır ilerledi. Denize giren yaşlı bir çift ve duvar dibindeki gölgeden faydalanarak uyuklayan birkaç kişi dışında ortalık oldukça sakindi. Bir de biraz açıklarda kürek sörfü yapan birisi vardı. Gördüğü kadarıyla Akyaka'da su sporları çok yaygındı. Özellikle öğle saatlerinde ve sonrasında rüzgar sörfü ve paraşüt tarzı şeyler yapanların sayısı artınca, ortaya çok güzel görüntüler çıkıyordu. Tabii Damla bunları da yeni yeni öğreniyordu.
Kürek sörfü yapan adam çok açıklarda sayılmazdı. Çok temkinli ve profesyonel görünüyordu. Damla da özeniyordu bunlara ama cesaret edemiyordu. Daha hayatında ilk kez yüzdüğü denizlerde böyle şeyleri yapması için zamana ihtiyacı vardı.
Tam olarak hangi detaydan etkilendiğini netleştiremese de,