Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Lorin-2
Dram

Lorin-2

444Beğeni
7,631Okunma
32 Bölüm
39,194Kelime
3 saat 16 dkSüre
26.08.2025Tarih
Besleme verilen yetim kız Lorin'in gerçek hayattan alıntılanan, hüzün dolu hikayesi...
Devam kitabıdır, ilk kitap için profilimi ziyaret edebilirsiniz.

28. Bölüm

(1-27 Arası Bölümleri profilimdeki Lorin-1 kitabında  bulabilirsiniz)

Lorin’in Anlatımıyla

Her şey o kadar hızlı gelişti ki… Doğru düzgün vedalaşmaya bile fırsat bulamadan kendimi arabanın arka koltuğunda buldum. Elimde bohçam, kalbimde tarifsiz bir telaş… Ne Sevim’e, ne Havva’ya sarılabildim. Hülya gözleriyle peşimden “dikkat et” demeye çalıştı sadece. Hepsi o.

  Reşat bey şoförün yanına yanında Bülent Bey ve ben arka koltukta Levent Bey’in yanına oturduk.

Yanımda sessizdi ama varlığı o kadar baskındı ki, ellerimi bohçamın üzerine koyup kolum koluna değmesin diye iyice kenara sıkıştım.

Müjgan Hanım, konak kapısında durmuş, gözleri dolu dolu el sallıyordu. Bu sabahki patlamadan sonra çocukları arasında nasıl kaldığını açıkça görüyordum.

“Allah yolunuzu açık etsin,” dedi sessizce.

Bülent Bey, Karaköy İskelesi’ne kadar bizimle gelecekti. Arabadan indiğimizde Levent Bey’in koluna girdi, “Dikkatli ol,” dedi kısa ama tok bir sesle. Sonra bana döndü, ilk kez doğrudan gözlerimin içine baktı.

“Telgraf şimdiye ellerine gitmiştir. Sizi karşılamaya gelmelerini söyledim. Hüseyin Acu’yla Hatice Eme de evi hazır ettirecek.”

Reşat da hemen lafa atladı. “Hallederiz. Merak etme, sıkıntı yok.”

Konuşurken bakışlarını bana çevirdiğinde göz göze gelmemek için başımı iyice eğdim.

O geceyi unutamıyordum.

Konaktaki ilk gecemde beni mutfakta sıkıştırmıştı. O zamandan beri olduğu yerde tedirgin hissediyordum.

Şimdi böyle bir yolculukta onun eline kalacak olmaktan içim daralıyordu.

Levent Bey kördü. Beni koruyamazdı. Kendini bile zor taşıyordu.

Hülya’nın söyledikleri Levent Bey konusuna haksız çıkmıştı ama Reşat Bey’in hiç de masum biri olmadığını laubali tavırlarından seziyordum.

Içimden İnşallah bizi çiftliğe bırakıp hemen Konağa geri döner diye dua ettim.

Bülent Bey son kez Levent Bey’e sarılıp “Kendine dikkat et,” dedi ve kolunu Reşat Beye teslim etti.

Şoför bagajdan Levent Bey’in eşyalarını alıp bizim için özel tuttukları vapura Yüklendiğinde biz de onu takip ettik.

Az sonra şoför vapurdan indiğinde kıyıdaki adam vapurun halatını çözdü.

Reşat Bey bizi iskeleden izleyen babasına el sallarken vapur ağır ağır hareket ettiğinde kendimi denizdeki bir su damlası gibi kayıp hissettim.

Levent Bey, vapurun güvertesinde sessiz oturuyordu. Reşat Bey arada bir onunla konuşuyor ama çoğu zaman cevapsız kalıyordu.

Ben ise, cam kenarına ilişmiş, dışarıyı seyreder gibi yapıyordum. Aslında tek düşündüğüm şey çiftlik denen yerde neler yaşayacağımdı.

Mudanya İskelesi’ne yanaştığımızda güneş tepedeydi. Vapurdan inince gözüm hemen etrafa kaydı.

Kıyıya yanaşan vapurun güvertesinden iner inmez, sahilde bekleyen büyük ve gösterişli bir at arabası dikkatimi çekti. Dört beyaz atın çektiği, kenarları işlemeli, perdeli ve yüksek tekerlekli bir arabaydı bu. Konaktaki lüks arabaların yerini burada bu görkemli faytonlar alıyordu demek.

Arabanın yanında,

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play