Bir Türk askeri…
Onun için vatan sevgisi, her şeyden, hatta ailesinden bile önce gelir. Vatanına âşık, uğruna canını feda etmeye hazır, ölümü göze almış bir asker… Her an şehit düşmek için hazır, gözünü kırpmadan savaşabilecek kadar cesur.
Peki…
Böylesine vatanına bağlı bir askerin hayatı nasıl geçecek?
Nasıl zorluklarla karşılaşacak?
Bu zorlukların üstesinden gelebilecek mi?
Ve en önemlisi… Bu süreçte onun yanında kim olacak?
Ordunun en büyük aşiretinin gelecekteki ağası…
Aynı zamanda yer altı dünyasının en ünlü babası…
Peki, bizim askerle yolları nasıl kesişecek?
Birbirlerinden bu kadar farklı iki dünyanın insanı… Ne yapacaklar?
Karşılarına engeller çıkacak mı, yoksa birlikte mi aşacaklar bu engelleri?
Bunu hep birlikte göreceğiz…
Selamünaleyküm arkadaşlar!
Bu kitap benim ilk kitabım. Ufak tefek yazım hatalarım olabilir, bunun için şimdiden sizlerden özür dilerim. Elimden geldiğince dikkatli bir şekilde yazmaya çalışacağım.
1.Bölüm
Ailem mesleğimi onaylamıyor çünkü,
Onlara göre güzel bir meslek yapmıyormuşum. Nedeni mi? Babam Diyarbakır ve Bingöl'ün aşiret ağası, aynı zamanda yer altında pis işler yapıyor. Silah kaçakçılıkta da meşhurdur, bu yüzden fazla yüz yüze geldik. Az tutuklatmadım babamı, bu yüzden mes-
"Komutanım Allah rızası için yeter, öldük yeter lütfen!" diyen Samet'in sesini duyana kadar düşüncelere daldığımı fark etmemişim. Gökyüzünü izlemeye son verip isyan eden askerime döndüm. Şu an ne yapıyorlar? 120 tur koşularını tamamlıyorlar İlk başta koşularını bırakmamaları gerektiğini düşündüm fakat sonradan isyan ettiklerini görünce kararımı değiştirdim.
"Olur Samet'im, yeter! Koşmayı bırakın." dediğim gibi hepsi yere yığıldı.
Samet: "Allah razı olsun komutanım ya, pertim çıktı." dediğinde dudağımın köşesi kıvrıldı.
"200 şınav çekmeye başla asker." dediğim gibi hepsi pozisyon aldılar. Bazen "Ben senin ağzına Samet!" sövmeye başladı. Karun da ayak uydurdu.
"Senin o dilini kesip bir taraflarına vermek gerekiyor."
Cemal abi devam ettirdi:
"O dilini iki dakika tutsaydın ne olacaktı?" Hepsi farklı bir yerden Samet'e laf atmaya başladılar.
Aylin tam bir şey demek için ağzını açmıştı ki Akın ondan önce davrandı:
"Komutanım, itiraz eden Samet abiydi, biz niye çekiyoruz? Onun tek çekmesi gerekmiyor muydu?"
Samet direkt pis pis Akın'a baktı:
"Akın, hatırlat da seni bir ara döveyim oğlum, hepimiz bir değil miyiz?"
Aylin lafa atlayarak:
"Yoo, değiliz."
Samet direkt Aylin'e döndü:
"Ne demek değiliz? Ben demek sen demek, sen demek biz demek değil mi? O yüzden hepimiz biriz."
İdris de Samet'e dönerek:
"Bu cezalar için geçmez kardeşim, senin cezadan bize ne oğlum?"
Bezan da tam bir şey diyecekken:
"Kesin lan sesinizi!" dediğimde hepsi susmuştu.
Bir asker yanıma gelip selam verdi:
"Komutanım, albay sizi odasına çağırdı." dediğinde,
"Tamamdır koçum." diyerek yolladım. Asker selam vererek yanımdan ayrıldı.
Timime dönerek:
"200 şınav çekmeden buradan ayrılmak yok!" deyip arkamı dönüp albayın odasına doğru yürümeye başladım. Beni gören askerler selam verirken onlara baş selamı vererek ilerlemeye devam ediyordum.
Albayın odasının kapısına gelince kapıyı çalarak beklemeye başladım, ta ki "Gir!" sesini duyana kadar. İçeri girip asker selamı verip:
"Beni çağırmışsınız komutanım." dediğimde,
"Evet, seni çağırdım." diyene kadar bekledim.
"Seni çağırdım, otur." dedi. Oturdum, direkt albayın söze başlamasını bekledim.
"Yeni bir göreviniz var. Hatay Jandarma Birliği'nden bir bilgi aldık. Soner, Hatay'ın bir köyünde saklanıyormuş. Soner, bizim 1 yıldır peşinde olduğumuz örgüt liderinin sağ kolu. Onu alırsak Samar'ı da alabiliriz, yerini ondan öğrenirdik. Fakat her fırsatta elimizden kaçırıyorduk. Timini hazırla ve görev başına git."
Ayağa kalktım. Asker selamı vererek:
"Emredersiniz komutanım!" diyerek odadan çıktım.
---
Timim kim mi?
Yüzbaşı Birce HELİŞAH
Üsteğmen Karun ATEŞ
Teğmen Cemal UYANIK
Astsubay Başçavuş İdris GELEN
Astsubay Başçavuş Bezan ATEN
Astsubay Kıdemli Üstçavuş Samet YELEN
Astsubay Kıdemli Üstçavuş Aylin SERİN
Astsubay Çavuş Akın YAMAÇ
Biz, Hakkari'nin en bilinen bordo bereli timiyiz. Gölge Timi… Adı gibi; gölge, sadece
