Gece, kışın en koyu sessizliğini taşırken askeriyenin lojman kapısında ince bir ağlama sesi yankılandı. Soğuk rüzgâr kapının demirlerini titretiyor, ay ışığı ise loş bir huzme halinde karanlığı deliyordu. Kapının önünde, eski bir battaniyeye sarılı minicik bir bebek bırakılmıştı. Yalnız, çaresiz ve üşümekteydi.
Tam o sırada görevden yeni dönmüş, aylarca sınır hattında omuz omuza savaşmış, birbirine kardeş olmuş dört kişilik bir tim sessiz adımlarla lojmana yaklaşıyordu. Ay Timiydiler onlar… Her biri farklı bir yarayı, farklı bir geçmişi sırtında taşıyan ama tek yürek olmuş bir ekip. Yorulmuş, yıpranmış, üzerlerinde hâlâ barut kokusu ve günlerdir uyumamış gözlerde derin çizgiler vardı.
Kapıya yaklaştıklarında duydukları cılız ağlama sesiyle duraksadılar. İçlerinden en gür sesiyle her durumda soğukkanlı kalabilen tim lideri öne çıktı. Sessizlikte yankılanan bebek hıçkırıkları kalplerine işledi. Birkaç adım daha yaklaştıklarında battaniyenin içindeki kız bebeği gördüler.
Onlar için beklenmedik, savaşın ve görevlerin arasında hiç hesap etmedikleri bir şeydi bu… Ama Ay Timi’nin hayatı o andan sonra değişecekti. Çünkü o gece, bir tim ve bir kız bebeğin kaderi kesişmişti.
MAHİNUR
Kıdemli Yüzbaşı Hakan
Üsteğmen Deha
TeÄŸmen Diyar
Astsubay Mustafa
Diğer kitaplarıma ilham gelene kadar buna devam edicem