Bölüm Şarkıları
Hakan Altunkaya - Özgürüm
Şevval Sam - Hey Gidi Karadeniz
Batsın Bu Dünya
İKİ SENE ÖNCE
RİZE
Onu son gördüğüm geceydi. Rüzgar denizi kamçılayarak esiyordu, ben içimdeki yangını bastıramıyordum.Elimi çekmek istememiştim,korkmadan sokulmak istemiştim ama ben hep korktum. Kaçtığım şey o değildi, babam değildi. Kaçtığım bendim.
O gece Korkut beni eski mezarlığın arkasındaki taşlıkta bekliyordu. Beni hep orada beklerdi. Mahallenin en kör noktasıydı orası. Kimsenin uğramadığı, unutulmuş bir yer bizim için bir sığınaktı.
" Gelmeyeceksin sandım " demişti. Sesi her zamanki gibi kısıktı, biraz daha kırgındı. Gömleğinin koluna kazınmış harfleri ezberlemiştim. Korkut’un kalbi benimdi, benim ki onun. Bu mahşere kadar böyle kalacaktı.
" Seni bir daha görmeden nefes alamam " dedim. Sonra sustuk. Sözlere ihtiyaç yoktu. Sadece ellerim onun ellerine değdiğinde ne kadar eksik yaşadığımı fark ediyordum.Bana baktı. Öyle uzun, öyle sessiz bir bakıştı ki tek kelime etmeden geçmişimi ve geleceğimi ellerine bıraktım.
" Kaçalım Jülide " dedi. Dizlerimin bağı çözüldü de düşmedim. Yemin ettim. Arkamda ne varsa bırakacaktım. Babam, annem, ablam ; hepsini. Rize’ye yağmur indi sonra. Usul usul değil, bir anda. Hep sert ve habersiz vururdu hızlı ve öfkeli bir sağanak. Biz sırılsıklam kaldık taşların üstünde, içim yanarken.
" Korkut. Bir daha ayrılmayalım. "
" Sen yeter ki gel de. Tüm Karadeniz'i yakarım senin için " dedi.
Ama ben gelemedim. Sabah olmadan babam kapıya dayandı. O gece bizim için son geceydi. Hayat boyu taşıyacağım ilk günahımdı.
Kazağım hâlâ onun kokusunu taşıyordu. Uyuyakalmışım. Yastığa başımı koyduğum anda gözlerim kapanmıştı, içimdeki his hiç susmamıştı. Kalbim sanki hâlâ onun ellerinin içinde gibi çarpıyordu.Gözüm duvardaki saate kaydı. 05.42. Henüz gün doğmamıştı. Hava soğuk olsa da içim yanıyordu. Kalkıp üstümü değiştirecektim. Duşa girecektim. Sonra çantamı hazırlayacaktım. Bugün kaçacaktık Korkut’la. Her şeyi geride bırakacaktık.
Bir kapı sesi duydum. Sert bir şekilde çarpıldı. Ayak sesleri koridorda yankılandı. Kalbim bir anlığına durdu. Annemin sesi koridorda yankılandı.
" Şeref ne olur öyle goni goni bağırma ula. Uşağum daha uyanmadi da ! "
" Uyanacak da uyanduğuna pişman olacak ! "
Kapım sertçe açıldı. Daha doğrusu söküldü. Uyandım sanıyordum fakat rüyada gibiydim. Babam içeri girdi. Yüzüne öyle bir ifade oturdu ki, o an anladım. Kudret ve beni biliyordu.
" Hazirlan da ! "
" Baba — "
" Sus ula ! " diye gürledi. " Hazirlan ! Uçağa yetişeceyuz. "
Gözlerim büyüdü. Annem kapının eşiğinde ağlıyordu. Ellerini birbirine kenetlemiş, benimle göz göze gelmeye çalışıyordu, cesareti yoktu.
" Baba nereye gidiyoruz ? " dedim sesim panikten incecikti.Dilim damağıma yapıştı.
" Gidiyruz değil. Sen gidiyisun. Artik burada durmayacaksun. Üniversite başvurusini yurt dişina ettum. Kabul da geldiydi. Pasaportun hazir. Her şey ayarlanipti. Defol da