İlkbahar - 2008
Küçücük bir çocuktum ama hatırlıyordum; on-on bir yaşlarında ya vardım ya da yoktum, zihnimin bana hatırlattığı en önemli şey yüzmeyi ne kadar çok sevdiğimdi. Yüzmeyi öğrenmek için her şeyi yaptığımdı. Her fırsatta, şehrin dışında olan küçük bir nehrin kıyısına kaçıyor, tüm zamanımı yüzme öğrenmeye çalışarak geçiriyordum. Başlarda cesaret edemeyip sadece ayaklarımı suya daldırarak hevesimi almaya çalışıyordum ama bir yerden sonra o da yetmemeye başlamıştı bana. Artık bir şeyler yapmalıydım. Bir şekilde öğrenmeli, kendimi suyun boşluğuna bırakmalıydım. Merakım, cesaretimi arttırmayı başarmıştı. Derin bir nefes alarak geldiğim kıyıdan, bugün yüzmeyi öğrenmiş olarak geri dönecektim. İlk adımı attığım anda suyun soğuğunu tüm vücudumda hissetmiştim ama asla vazgeçmemiştim. Şu ana kadar hep geliyor ama hiç devam edemiyordum ama bugün bir şekilde tüm vücudumu bu suya soracaktım. Devam ettim, diğer adımı attım ve devam ettikçe suyun bu soğukluğuna da alışmaya başlamıştım sanki. Buradan artık geri dönüşüm olamazdı, kafamdaki tüm korkuları bir kenara bırakıp sadece şu ana odaklanmıştım ama ileriden gelen bir ses yüzünden tüm dikkatim dağılmıştı bir anda.
"Dikkat et, belli etmez ama buranın suyu tehlikelidir ve fark edemeyeceğin yerlerde derinlikler vardır." dedi. İlk başta fısıltı gibi duyduğum bu sesin geldiği noktaya kafamı çevirdim. Benden belki dört-beş yaş büyük bir çocuk biraz ilerimde duruyordu. İlk andaki şaşkınlığımı üzerimden atmam uzun sürmemişti neyse ki. Biraz bağırarak da olsa sesimi duymasını sağlamıştım.
"Yüzmem gerekiyor ama!" dedim bir cesaretle, bilmediğim bir yerde, bilmediğim bir şeyi yapmak için bu cesareti kendimde nasıl bulmuştum bilmiyordum.
"Daha önce burada yüzdün mü hiç?" diye sordu, adımlarımı biraz hızlandırarak bana yaklaşıyordu.
"Hayır yüzmedim. İşin doğrusu yüzmeyi de pek bilmiyorum." Tüm cesaretim an itibari ile kaybolmuştu sanki. Karşımdaki oğlanın bana yaklaştığını görünce de biraz endişelenmiştim.
"Yaklaşma!" diye uyardım onu, o anki bana bakışındaki tuhaflığı anlamam uzun sürmemişti.
"Seni kaçıracak değilim." dedikten sonra bir adım geri gitti. "Ama dikkat etsen iyi olacak, sakinliğiyle bilinir burası ama farkında olmadan seni içine çeker, anlayamazsın."
"İyiyim ben yaklaşmana gerek yok." İnadım tutmuştu bir kere, onu yanıma yaklaştırmayacaktım.
"Sen bilirsin." dedikten sonra arkasına bakmadan gitmişti. Etrafta kimse de görünmüyordu, O çocuğun söylediklerinden sonra biraz paniklemiş olsam da şu anda geri dönemezdim. Birkaç adım daha attıktan sonra tamamıyla suyun içine girmeyi başarmıştım. O çocuğun söylediği gibi bir durum olmamıştı neyse ki, kollarımı hareket ettirmeye başladığımda ise inanılmaz şeyler hissetmeye başlamıştım. Bacaklarımı havaya kaldırmaya çalışıyor, yer ile olan tüm bağlantımı koparmaya uğraşıyordum o an için. Bunu hissetmek tüm olan her şeye değerdi, sanki gökyüzünde havalanıyormuş gibi hissediyordum. Ayaklarımı