"Öhö öhö!..."
Gözlerimi açtığımda mezarda olduğumu sandım. Olduğum yer çok sıkışıktı ve karanlık yüzünden hiçbir şey görünmüyordu.
Hafızam yavaş yavaş beynime geri akmaya başladı. Keşke hiç hatırlamasaydım...
Olay şu ki, yaklaşık üç hafta önce(ne kadar süredir baygın olduğumu bilmiyordum) dünyada zombi salgını patlak vermişti. Ailem üç hafta önce o gün dışarıda alışverişteydiler... Tanrım,...ölmüş olmalılar, asla geri dönmediler. Ben ise onları aramaya gidemedim, korkak gibi evdeki su ve yiyecekleri yanıma toplayıp bir dolaba girdim ve o gün bu gündür dışarı çıkmadım. Yalnızca ara sıra nefes alabilmek için kapağı birazcık aralıyordum. Ama işe yaramış gibiydi çünkü hala yaşıyordum.
Kapağı hafifçe aralayıp içeriye hava girmesini sağladım. Dışarıda ölüm sessizliği vardı. Yalnızca uzaktan gelen iğrenç zombi seslerini duyuyordum, başka hiçbir ses yok. Ne bir hayvan sesi ne bir insan sesi... Ta ki...
Bir anda yüksek bir tak sesi duydum. Hemen kapağı kapattım. Biri penceden içeri atlamış olmalıydı. Tanrım, kesin bir zombi...
"Gelin, burada yiyecek var gibi duruyor." dedi kalın bir erkek sesi kanımı dondurarak. Bir insan... Sonunda bir insan... Tam kapağı açacağım sırada başka bir erkek sesi konuştu. Ayrıca şimdi içeride ayak sesleri doluydu.
"Buraya girmemişler sanırım, çok garip. Her yeri talan etmişler oysa." Ses sevimliydi ama kalındı.
"Zombileri buradan uzak tutan bir şey olabilir mi?" dedi başka bir ses. Bu ses zarif ve berraktı ama soğuk bir tondaydı.
Kaç kişiydi bunlar böyle... Elimi yavaşça kapaktan çektim. Çok fazlaydılar ve hepsi de erkekti. Bana zarar verebilirlerdi. Gidene kadar beklesem daha iyi olacak gibi görünüyordu.
Mutfaktan sesler geldi.
"Burada yiyecek falan yok!" diye bağırdı başka biri.
"Nasıl olur? Zombiler buraya girip hiçbir şeye zarar vermeden usluca mutfaktan yiyecek alıp gitmiş olamaz ya?!" dedi ilk kalın ses.
"Aptal mısın, oğlum?! Başka insanlar yağmalamış olmalı." dedi sakin ve bilgiç bir ses.
"Yağmalayan biri etrafı bu kadar toplu bırakmaz, Her yeri arar." dedi sevimli bir tonu olan ama çekici ses.
"Dağıtmadığına göre evi biliyor olmalı, yani bu evin sahibi falan olmalı." Dedi yeni bir ses. Bu ses neşeli ve sıcaktı. Ama söylediği şey kanımı tekrar dondurdu. Tanrım, beni bulacaklardı...
"Evin sahibi evdeki yiyecekleri alıp dışarı kaçtıysa çoktan ölmüştür. Ama ya.. buralardaysa?" dedi kalın ses.
"Saklanıyor falan olabilir mi?" diye sordu sevimli ses. Kalbim o kadar hızlı atmaya başlamıştı ki, duyacaklar diye korkuyordum.
"Zombileri buradan uzak tutan o olabilir, belki silahı falan vardır. Bu her şeyi açıklar." dedi bilgiç sakin ses.
"Etrafa bakalım, buralarda olabilir. Hatta belki birden fazla kişidirler." dedi temiz, berrak ama soğuk ses.
Ayak sesleri yoğunlaştı. Kapılar açılıp kapanıyor, her yerde beni arıyorlardı. Hayatımda en son bu kadar korktuğum an bu lanet salgının çıktığı andı sanırım.
Titreyerek