Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Pandora'nın Oteli
Korku/Gerilim

Pandora'nın Oteli

2Beğeni
54Okunma
47 Bölüm
106,483Kelime
8 saat 52 dkSüre
06.09.2025Tarih
Bu otelde katil, hain, ölü ve bir sır yumağı vardı. Hiçbirinin sayısı belli değildi ve Azrail nefesini ensemize üflemekten geri durmuyordu. 15 yalancıydık biz. Yatsıyı bekliyorduk. Çünkü o zaman tek tek mumlar sönecekti ve her mumun ardından yine aynı fahişe fitilin ucunda dans edecekti.

1. Bölüm: ŞAH

Oy ve yorum yapmayı unutmayın!
Keyifli okumalar:)

Madrigal- Yaşayamam bu benle♪

1. Bölüm: ŞAH

Masalların hepsi tozpembeydi. Bizim masalımızın pembesi yoktu ama oldukça tozluydu. 93 yıllık tozu geçmişte de olduğu gibi kanla sulayıp bastırmaya çalışmışlardı.

Barmenin uzattığı shot'ı kafama diktim. Aklımdaki düşünce girdabına yeni kelimeler takılırken yan yana gelerek zihnimdeki cümleleri oluşturuyordu.

Barın tavanındaki sarı ışık titrerken önce kahkahalar çalındı kulağıma ardından barmenin birbirine çarptığı bardakların sesini duydum.

Biraz ileride bir kadın kendinden geçmişcesine üzerindeki kırmızı elbisenin eteklerini sallayarak üstüne çıktığı masada dans ediyor, coşkuyla şarkı söylüyordu.

Gözlerim onu izleyen adamlara kaydı. Ellerindeki biraları kaldırarak bir şeyler söyleyip gülüşüyorlardı kadını izlerken. Birbirine çarpan bira bardaklarından intihar edercesine süzülen köpükler karaya vuran dalgalar misali önce daha da köpürüyor ardından umudunu kaybedip yavaşça sönüyorlardı.

Ve sonra bardakta izi dahi kalmıyordu.

Önümdeki shot'ı kafama dikip bir limon dilimini ağzıma götürerek tüm ekşiliğini çektim içime. Boğazım alkolün tesirinden yanarken barmene boşalan bardağımı işaret ettim.

Bankonun üzerindeki cızırtıyla yanan sarı ışık kısa bir an tekledikten sonra yanmaya devam etti. Zihnim düşüncelerin kapısını büyük bir arzuyla çalarken tavana asılmış sarı ışık benim sorgu ışığım olmaya and içmişti.

Barmen yeni bir shot doldurduktan sonra limonu yeniledi. Önümdeki tuza ise dokunmamıştı.

Seviyorlardı insanlar kendilerini, diye düşündüm arkamdaki kadının neşeyle haykırışlarını dinlerken.

Hayrandık her birimiz kendimize. Bazılarımız takıntılı bazılarımızınki ise bir hoşlantı. Bu yüzden sevmezdik kendimiz gibi olmayanları. Lafa gelince anlayışla karşılardık, tamam derdik. O da öyle, yargılama. Ama aynı şeyi der miydik kendimize? 'HİÇBİR BOKA YARAMIYORSUN LAN SEN! KÜLLİYEN ZARAR' konuşurduk. Ama düşünmezdik.

Parmaklarım sakallarımda kısa bir yolculuğa çıktığı an kolumda hissettiğim küçük dokunuş ile düşüncelerimden sıyrıldım.

Kızıl saçları yüzünün iki yanını kutsal bir emaneti korurcasına saran kadın tahtına oturan ihtiyatlı bir kraliçe misali bar taburesine yerleşti.

Dudaklarındaki gülümseme yavaşça küçülürken sol kolu ile göğsü arasına sıkıştırdığı, timsah derisi, pahalı olduğu nereden bakarsan bak belli olan çantasını yine aynı yavaşlık ve zerafetle yıllandığının izlerini üzerinde taşıyan ahşap bankonun üzerine bıraktı.

Gözlerini benden çekerek yavaşça bar taburesinin üzerinde dönüp sigarasını ve pırlantalarla süslenmiş zipposunu büyük bir titizlikle pürüzlü bankonun üzerine koydu. Her halinden belliydi zengin olduğu.

Kadın bir perdenin arkasındaymış gibi bulanık gözüküyordu. Hareketleri arkada çalan müziğe kıyasla sıkıcı bir yavaşlıkta seyrederken çoğu adamın bakışlarının masanın üzerinde dans eden kadından, yanımda oturan kadına kaydığını hissedebiliyordum.

Barmene sadece bakışlarıyla bir brandy istediğini söyledi veya konuşmuştu. Duymamıştım. Yanmış şarap içmek için güzel bir akşam olup olmadığı tartışılırdı. Dudaklarını ıslatmak için brandy'sinden ufak bir yudum aldı.

Paketinden en, yanmaya dünden hazır sigarayı çekerek tepedeki titrek ışığın altında parlayan zipposu ile ucunu alevlendirdi. Yıllar

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play