❝ Olgun bir akıl ile romantik bir kalbin aynı bedende olması ne büyük bir trajedi.❞
• YAŞ FARKI, DADDY ISSUES •
1
BölüY/N: Bu kitap, genç bir kadının bastırdığı arzularla, çocukluk travmalarının kesiştiği noktada başlayan bir hesaplaşmanın, aşkın, utancın ve saplantının iç içe geçtiği karanlık bir psikolojik yolculuk.
Age gap / yaş farkı ( 20-35 ) içerir. Başrollerin arasındaki yaş farkı yasaldır, herhangi bir absürt durum bulunmamakta.
Rahatsız olacaklar ve ahlaki açıdan uygunsuz bulan okuyucular lütfen kitabı okumasınlar.
Argo ve küfür, şiddet, yasaklı madde, travma kink, lolita, dirty talk ve sansürsüz cinsel içerik barındırır (+21)
D & Y
❝ Olgun bir akıl ile romantik bir kalbin aynı bedende olması ne büyük bir trajedi ... ❞
İstanbul | Yesa'nın Ağzından
Kapının önünde durdum.Avuçlarımda ter birikmişti ama bu heyecan değil, bildiğim türden bir histi. Tetikte olmanın aynı anda hem kaçmak hem kalmak istemenin verdiği tanıdık gerilim.
Göğüslerimin üzerine düşen saçlarımı tek omzuma alarak düzelttim yavaşça. Bugün görünüşüme ekstra bir özen göstermiştim. En sevdiğim renk olan açık mavi tonlarındaki elbisemi giymiştim, diz altıma kadar uzanan beyaz çoraplarımla oldukça uyumluydu.
Bu kadar özenmemin bir sebebi vardı.
Parmaklarım kapı koluna uzanmadı hemen. Gözlerim üstündeki plaka yazısını tekrar tekrar okudu.
Uzm. Psk. Duhan Valen - Cinsel Terapist
Tuhaf. Bazı isimler hafızadan asla silinmiyor. Bazı yüzler gibi. Kapıyı çaldım. İçeriden kısa, mesafeli bir " Gel " sesi duyuldu. İçeri adım attım. Yılların değiştirdiği fakat bakışların aynı kaldığı o yüz ... Zaman, Duhan’ın bedenini daha sert hatlarla yoğurmuştu. Sakalları yüzünü keskinleştirmişti. Gömleğinin altındaki güçlü hatlar ip gibi dizilmişti. Dikkat çeken ilk şey bu değildi. O gözlerdi. Soğuk. Kontrollü. Beni tanımayan. Kalbim göğsüme sığmadı bir an.
Beni tanımıyor.
O zamanlar beş yaşındaydım, üstünden on beş sene geçmiş ; hatırlamasına imkân yoktu belki de. Ben onu hatırlıyordum. Hayranlık duyduğum, bana masallar anlatan, ayakkabımın bağını bağlayan, saçımı sevip gülümseyen adamı unutmam mümkün değildi.
Şimdi karşımda beni tanımadan duruyordu. Belki de daha iyi böyle.
" Yesa — " dedi adımı tekrar ederek, not defterine göz ucuyla bakarak. " Hoş geldin. Oturabilirsin. "
Ses tonu aynıydı aslında, bir o kadar farklıydı da. Erkekleşmişti. Daha tok, daha ölçülü. Kelimeleri ölçerek kullanıyordu, her cümlesi sınır çizen bir çizik gibi. Koltukta yerimi aldım. Onun karşısında. Bir masa vardı aramızda, gözlerim onu izlemekten kendini alamadı. Parmaklarının kaleme hafifçe dokunuşu. Yüzünün sağ profiline düşen ışık. Gömleğinin dövmeli kollarına kadar sıvanmış hâli. Bileğinde duran saat.
Onun bile zamanla savaştığını hatırlatan dakikaları tıkır tıkır sayan bir saat.
Bacak bacak üstüne atarken etek ucum dizlerimin biraz üstüne çıktı. Bilerek yapmamıştım. Belki de yapmıştım. Bir an gözüm onun gözlerinin oraya takılıp takılmadığını yokladı. Takılmadı. Bu daha da içime oturdu.
Sırtımı koltuğa yaslamak yerine biraz öne eğildim, çantamdan tokamı çıkarıp saçlarımı yeniden topladım. Boynum açıldı. Nefes alışlarımı bile