Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Rüzgarın Gölgesi
Gençlik

Rüzgarın Gölgesi

2Beğeni
32Okunma
2 Bölüm
4,078Kelime
20 dkSüre
06.08.2025Tarih
İçine kapanık ve insanlarla iletişim sorunu olan Yağmur sosyal medyadan tanıştığı biriyle sevgili olur. Daha sonra yeni taşındığı apartmanda sevgilisiyle karşılaşır.

Ancak Rüzgar'ın sevgili olduklarından haberi bile yoktur.

Buna rağmen, Rüzgar Yağmur'u tanımadığını belli etmez ve ona sevgilisi gibi davranır.

Nasıl devam ettiğini merak ediyorsanız kapımız açık, içeriye girebilirsiniz...

1.Bölüm: Denk Gelişler

Merhaba. ^^
Rüzgarın Gölgesi benim ilk kurgum. Elbet yanlışlarım vardır. Yapıcı eleştiriler yaparsanız, düzenlemelerimi ona göre yaparım. Ama lütfen ilk kurgum olduğunu da unutmayın... Teşekkür ederim şimdiden ))


1. Bölüm: Denk gelişler.
"Çünkü yağmur yağdığında durdururdu rüzgarı.."


Nihayet, kahvemi alıp kendimi koltuğa attım. Çok yorulmuştum. İki gün sonra taşınacaktım ve son güne bırakırsam yetişmez endişesiyle eşyalarımı toplamaya başlamıştım bugün. Başımı geriye atıp gözlerimi kapattığım sırada telefonuma gelen mesaj sesiyle gülümsedim. O olduğuna emindim. Çünkü bana mesaj atacak başka bir tanıdığım yoktu.
Kimden: Rüzgar
Özledim...
Yüzümdeki gülümseme büyüdü. Onunla dört ay önce sosyal medyada tanışmıştık. Onu tanımadan önce bir robottan farksızdım ve fazlasıyla yalnızdım. Hatta dünyada yalnızlık diye bir kavram olmasaydı, muhtemelen ben yine bu kavramın parlamasına neden olurdum. 
---4 ay önce---
Çocuk Esirgeme yurdunda büyüdüm ben. Bir şekilde çalışıp üniversiteyi kazandım. On sekiz yaşımda yurttan çıktıktan sonra ev kirası ve ihtiyaçlarımı ödemek için bir pastanede part time çalışmaya başladım. Hem okulu, hem işi aynı anda yürütüyordum. Hayatım hep çalışmakla, bir şeylere çabalamakla geçmişti. 
Bu hayatta yapabilecek başka hiçbir şeyim yoktu. Eğlenecek arkadaşlarım, sevebileceğim biri, vakit geçirebileceğim bir ailem... Ben kendimi bildim bileli yalnızdım. Ve bu yalnızlık, benim kendimi özgüvensiz bir şekilde yetiştirmeme neden olmuştu. 
Öyle ki, benimle bütünleşmiş olan bu yalnızlığın zıttından korkuyordum. Kalabalıklardan, yüksek seslerden, insanlardan, onlarla konuşmaktan, onlara ait olan her şeyden. Sanki bütün hislerim, zaman içinde dünyayla aramdaki kapıya bir kilit vurup, anahtarını kırmıştı. Bense kapının arkasında yapayalnız kalmıştım. Dahası, öyle bir noktadaydım ki, o anahtar elime geçse bile kapıyı açma cesaretini gösteremezdim. 
Bu durumum nereye gidersem gideyim ayaklarıma dolanmış, ya tökezlememe ya da düşmeme neden olmuştu. 
Birisi sadece adres sorduğunda bile cevap veremeyip kaçıyordum. Girdiğim herhangi bir mağazada insanlarla doğru düzgün iletişim kuramadığımdan dolayı ya istemediğim bir şeyi sırf kurtulmak için alırdım, ya da hiçbir şey alamadan yine çıkıp kaçardım. 
Dışarıda açlıktan ölsem bile yemek yiyemiyordum. İnsanların gözlerinin içine bakamıyordum. Tanımadığım biriyle telefonda konuşamıyordum. Çok az fotoğrafım vardı, çünkü kendimi görmeye tahammül edemiyordum. Kocaman dünyanın ortasında kalmış, her an üzerine basacakları silik bir böcek gibi hissediyordum.
Bütün bunlar insanların günlük hayatında yaptığı sıradan şeylerdi oysa ki. Benim içinse sadece işkence. Bunların her biri benim boğazımı sıkan, görünmeyen ellerdi. Ben korkaktım. Hayattan korkuyordum, dünyadan ve insanlardan korkuyordum. 
Ama ne yazık ki, insanlardan korktuğum için odama kapanma gibi bir şansım yoktu. Ben odama kapandığımda dışarıya çıkıp benim için çalışacak bir ailem de yoktu. Aşmalıydım. Çünkü yalnızdım. Dışarı çıkmalıydım, insanlarla iletişim kurmalıydım, çalışmalıydım, karnımı doyurmalıydım. Nefes alıyorsam, yaşamalıydım. Anahtarı olsa bile açamayacağım o kapıyı kırmak zorundaydım. O kapının arkasında hiçbir şey yapmadan ölmeyi bekleyemezdim. 
Dışarıda odaya ışığı

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play