Acı neydi? Acı, dayak yemek değildi. Acı, yere düşmek değildi. Acı, fiziksel bir şey değildi ki. Asıl acı, hemen sol göğsünün altında bulunan ve seni hayata bağlayan kalbinin acımasıydı. Peki benim yaşadığım şey acı mıydı?
Yine sıkılıyordum hiçbir şey yapasım gelmiyordu. Henüz 12 yaşındaydım ve hayattan o kadar çok sıkılmıştım ki beni bu hayatta tutan hiçbir şey yok gibiydi. Bir şey dışında: asker hayalim.Benim babam bir Albaydı. Her o üniformayı ve postallarını giydiğinde ağzım açık ona bakakalırdım. Ben de onun gibi olmak istiyordum. Ama şu an yoktu, ona bakamıyordum, "Bir tanecik Birce'm." demiyordu. Yine o teröristleri vurmaya gitmişti kesin. Ama bu gidişi hepsinden uzun sürmüştü. Babamı çok özlemiştim.
Odamda çok sıkıldığım için salona gitmeye karar verdim. Salona doğru adımlarken annemin "Aytekin!" dediğini duydum. Demek ki babamla konuşuyordu. Hemen koşarak salona girdim ve "Baba!" diye bağırdım. Ama annemin elinde telefon yoktu bir yere bakıyordu öylece. Bakışlarımı annemin baktığı yere çevirdim.
Televizyonda babamın fotoğrafı vardı ve altında şöyle yazıyordu:
"Albay Aytekin Sönmez'in naaşı bulunamadı."
Yani bu ne demekti? Anneme döndüm sormak için. Annem gözlerini bir an bile kırpmadan televizyona bakıyor, gözlerinden yaşlar düşüyordu. Annem ağlıyordu. Neden ağlıyordu ki?
Tam annemin yanına gidecekken televizyondan gelen sese kulak kesildim. Televizyondaki kadın telaşla ve üzüntüyle bir şey anlatıyordu.
"Kuzey Irak'ta Pençe-Kilit operasyonuna katılan Albay Aytekin Sönmez'e hala ulaşılamıyor. Tahminlerin büyük çoğunluğu Albay Sönmez'in şehit olduğu yönünde. Ancak henüz naaşına ulaşılamadı. Operasyona katılan timin, bölgedeki terörist unsurları temizlemesinin ardından Albay'a ulaşılamadığı ve yaşama ihtimalinin olmadığı belirtiliyor. Şehit olduğu düşünülen Aytekin Sönmez arama-kurtarma ekiplerinin yoğun çabalarına rağmen henüz bulunamadı. Şu an nerede olduğu bilinmiyor ancak arama çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Yeter ki vatan sağ olsun! Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz."
Kadının sözleri bittiğinde yanağımın ıslandığını farkettim. Ne diyordu bu kadın? Benim babam yok muydu şimdi? Bulamamışlar mıydı? Hayır benim babam şehit olamazdı, gitmeden önce bana söz vermişti. Benim babam ölemezdi. Daha bana askerliği öğretecekti. Babalar ölmemeliydi. Hayır benim babam ölmemişti zaten, bir yere saklanmıştı kesin. O çok iyi saklanırdı tabii ki kimse bulamazdı.
"Aytekin!" diyen çığlıkla anneme döndüm. Annem hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Hemen annemin yanına gittim, kollarımı sardım ona.
"Anne babam ölmedi. Onu bulamamışlar sadece. Babam saklanmıştır. Babam çok iyi saklanır bilmiyor musun?"Annem daha çok ağlamaya başladı. Kötü bir şey mi söylemiştim?
Annem benden ayrıldı ve gözlerimin içine baka baka "Baban şehit oldu kızım." dedi ve yüzünü kollarının arasına gömdü.
Şehit mi? Hayır babam şehit olmadı. Hayır, hayır, hayır. Onu bulamadılar ama çıkacak benim babam. Yine gelecek yanıma yine sevecek beni. Benim babam ölmedi, ölseydi hissederdim ben. Babam "Babalar