Kitaplar Özellikler İletişim İndir
ŞEHADET - BAYRAK İÇİN
Askeri

ŞEHADET - BAYRAK İÇİN

728BeÄŸeni
6,721Okunma
30 Bölüm
45,358Kelime
3 saat 47 dkSüre
16.09.2025Tarih
Gerçek Hikayeden ilham alınmıştır.
Askeri kurgudur.
Özel kuvvetler askeri ve hemşire
Baterist ve Direk dansçısı
Huysuz ve Huysuz
+18
AÅŸk, tutku, ihtiras

Kurt ve Gelincik - 1


MUBUKA

İnsanoğlu, bir şeyin değerini çoğu zaman onu kaybettiğinde anlardı. Bu, sanki evrenin değişmeyen kanunlarından biriydi. Günlük hayatta göz ucuyla bakıp geçtiği, varlığını bile düşünmeden yaşadığı bir nesne, bir insan ya da bir alışkanlık… Kaybolduğunda, hayatlarından sökülüp alınmış bir parça gibi acıtırdı. O sıradan şey, yokluğunda paha biçilmez bir hazineye dönüşürdü. Belki öncesinde farkında bile olunmayan ayrıntılar, kayıp anında içi sızlatan bir boşluğa dönüşürdü.

Ama vatan uğruna nefes alanlar, yani görev yoluna baş koyanlar için bu durum biraz farklıydı. Onlar, değer denilen kavramı kayıptan öğrenmezdi. Hasret, zaten yollarının ayrılmaz yol arkadaşıydı. Bazı şeylere özlem duymak, onların alın yazısıydı.

Günler, aylar, bazen yıllar süren görevlerin güzel yanlarından biri de buydu. Gündelik hayatın sıradan görünen yanları, ayrılık ve fedakârlık perdesinin arkasından bakıldığında çok daha anlamlı bir ışığa bürünürdü. Sabahları mis gibi kokan çarşafların arasında uyanmak, istediğiniz an banyo yapabilmek, hala sıcaklığını koruyan kahvenizi yudumlamak, hatta giydiğiniz ev kıyafetleri bile eskisinden daha değerli ve anlamlı hale gelirdi.

Çatışmaların dumanını, belirsizliklerin yükünü, içsel fırtınaların yıpratıcı gürültüsünü ve karanlık günlerin izlerini geride bırakıp eve dönmek… Bu, tarif edilmesi güç bir huzurdu. Tanıdık duvarların arasında olmak, bildiğin kokuları solumak, bildiğin sesleri duymak, güvenin en saf halini yaşatırdı. Yüreğini yıllarca sıkıştıran görünmez bir el, sanki birden gevşerdi. Omuzlarınızdaki ağırlık, yeni bir görev emri gelene kadar azalır; bedeninizdeki kaslar biraz olsun gevşemeye başlardı. O anlarda nefes almak bile farklıydı: daha derin, daha serbest, daha gerçek. Uzun ve çetin bir kışın ardından güneşin toprağı ısıttığı, ağaçların yeniden yeşermeye başladığı ilkbahar sabahları gibi… İçinizi dolduran taze bir ferahlık olurdu. Elbette bu his, yalnızca kısa bir süreliğine. Ama yine de yaşamak için fazlasıyla değerliydi.

Kısacası, çok uzun zaman sonra yeniden "normal" hissetmek bizim gibiler için bir lütuftu. İnsanların çoğu için sıradan olan şeyler, bizler için bir mucizeye dönüşürdü. Yeniden yaşamın ritmine ayak uydurabilmek, uyandığında pencere perdesinden süzülen güneş ışığını görebilmek, sokaktan geçen çocukların gülüşünü duymak… Tüm bunlar, ruhun unuttuğu ahengi yeniden hatırlatırdı. Yaralar zamanla kabuk bağlar, belirsizliklerin yerini güven ve istikrarın huzurlu gölgesi alırdı.

Ve işte tam da bu kısacık zaman diliminde umut kendini gösterirdi. Umut, bir çiçek gibi yavaşça yeşerirdi yüreğin en kuytu köşelerinde. Yeniden hayal kurma cesareti verirdi insana. Geleceğe dair, belki küçük ama çok değerli hayaller… Bir sofrada sevdiklerinle oturmak, uzun zamandır gidemediğin yerlere gitmek, ya da sadece sıradan bir günü sıradan şekilde yaşamak.

“Ne oldu neden saklandın söyle.

📖 Uygulamada Oku

App Store Google Play