Kitaplar Özellikler İletişim İndir
ŞEHADET - TURAN İÇİN
Askeri

ŞEHADET - TURAN İÇİN

133Beğeni
521Okunma
1 Bölüm
3,243Kelime
16 dkSüre
17.09.2025Tarih
Gerçek hikayeden ilham alınmıştır.
Askeri kitaptır.
Mizah içerir.
Özel kuvvetler askeri ve İsveç çakısı gibi bir kadın. Devamı sürpriz olsun :)

1. Bölüm

DELİ

Vatan, bir insanın köksüzlüğünü örtmeye çalışan en derin duadır; annenin yerini toprağın şefkati alır, baba yoksa suskun dağlar onu sırtlanırdı ve insan bazen yalnızken en çok vatanına sarılırdı.

O sarılış, çocukluğun silinmiş izlerini, suskun gecelerde söylenmemiş sözleri, yarım kalmış sevdaları taşırdı. Hiç olmaması gereken sevdaları...

Vatan, sadece yaşanan değil, yaşanamamış anıların da sığınağıydı. Dile gelmemiş cümleler, tutulamamış sözler, alınamamış intikam… Toprak bunların hiçbirini unutmaz, hafızasında saklardı. Bu yüzden bazı insanlar bir toprak parçasına anlam yükleyerek ayakta kalırdı. Bu yaşıma kadar yaşadıklarımdan sonra yıkılmamamın tek bir nedeni varsa, o da Vatan aşkıydı.

‘Vatan sana canım feda’

Hayatta kimsesi olmayanlar için “can” kelimesi sadece atan bir kalpten ibaretti. Ruhsuz değil belki ama yönsüzdü. Çünkü yön, adı çağrıldığında cana dokunan bir sesti; “gel” diyen bir nefes, “buradayım” diyen bir bakıştı. O ses duyulmadığında kalp de sadece işlev görürdü, hissetmezdi. Canın kıymeti, onu arayan biri olduğunda başlardı ama kimse seni çağırmazsa, yaşamak sadece günleri eksiltmekti.

Takvim yaprakları tek tek düşüyordu. Sanki her biri, yaşanmamış bir günü hatırlatıyordu. Bir ay daha geçti, bir yıl daha sustu. Yıllar geçti demeye bile dilim varmazdı; çünkü geçen sadece saatler değildi. Benim eksik sevinçlerim, kırılmış hayallerim, özlemle açılıp cevap alamayan ellerimdi. İçimdeki eksiklik, takvimin o sarı yapraklarıyla ölçülemezdi. Eksilen günler değil, bendim. Parçaları eksik, hatıraları yarım kalmış bir ben.

“Kadir!”

Mubuka Komutan’ın seslenişi, dağın sessizliğinde kurşun gibi patladı. Bir anlığına geçmişimden kopamadığım o buğulu düşüncelerin içinden çekildim. O sırada burnumun ucuna düşen tek bir kar tanesi, gökten dökülen suskun bir emir gibiydi: ne soğukluğuyla ne hafifliğiyle… ama anlamıyla. Sanki zihnimde bir yerleri örtmek, bastırmak ve bana ettiğim yemini hatırlatmak için oradaydı.

“Birkaç dakikaya göz gözü görmeyecek. Şimdi değil.”

Operasyon tamamlanmıştı ama asıl sınav şimdi başlıyordu. Dönüş protokolü bozulmuş, telsiz iletişimi kopmuştu. Helikopterlerin inmesi imkânsızdı hem hava şartları hem bölgenin yapısı izin vermiyordu. Açıklık alana ulaşmak için geçilmesi gereken dağlar, sadece coğrafi bir engel değil, direnişin gövdesiydi artık.

Mubuka Komutan beni yanına çağırdığında, kar yapışı henüz başlamamıştı. Beni barınacak bir yer bulmam adına en yüksek noktaya çıkartmıştı; ama asıl yükseklik, düşüncelerimin doruğu olmuştu. Onlardan sıyrıldığıma göre keskin nişancı tüfeğimin arkasından bölgeyi aramak için tam zamanıydı.

Keskin nişancı tüfeğimin arkasına yerleşirken, bir an için nefesimi tuttum. Sanki dünyanın nefesi de durmuştu. Dağların arasında nefes almak, gözlem yapmak… sanki yaşamakla eşdeğerdi artık.

Dürbün merceğinden ileriye doğru baktım. Yaklaşık yüz metre ötemde, karın ve rüzgârın cömertçe dövdüğü

📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play