Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Sessiz Avcı
Macera/Aksiyon

Sessiz Avcı

9Beğeni
81Okunma
8 Bölüm
18,481Kelime
1 saat 32 dkSüre
01.07.2025Tarih
Ablasının ölümünden bir hafta sonra gelen e-posta Livya'nın hayatını geri dönüşü olmayan bir yola soktu. Mesajda yazan adrese gittiğinde sırların ve cevapsız kalan soruların içine doğru adım attığını henüz bilmiyordu.

.



Etrafıma bakınarak düşündüm. Neden bu kadar rahat davranıyordu ki? "Tamam ama bunu nasıl yapacağız?"


Bana bakarak gülümsedi. "Evleneceğiz."

Giriş

UYARI: Kitaptaki karakterlerin gerçek hayattaki mesleklerle ve makamlarla ilgisi yoktur. Bu kitapta geçen her şey kurgudan ibarettir. 



3 yıl önce 



Saat 01.00 olmuştu. Camı açtığında içeriye hafif bir serinlik doldu, biraz rahatlamıştı. Ancak seyir hâlinde giderken ensesinde bir ağrı hissetti. Başındaki zonklama da artmaya başlamıştı. Çok fazla içtiğinden dolayı böyle olduğunu düşündü. Partiyi çok beğenmişti. Oradaki kızları düşününce yüzünde şeytani bir gülüş yerleşmişti. 


Aracını sürmeye devam ederken ileride polis çevirmesi olduğunu fark etti. Birden panikledi. Ehliyetini alkolden dolayı kaptırmıştı. Hemen vitesi geriye takıp sağdaki yola saptı. Ancak o yola girer girmez içine garip bir sıkıntı çöktü. Tam o sırada telefonuna bir mesaj geldi. Kimden olduğunu görmek için elini telefona uzattı. Ancak tam alacağı sırada telefonu elinden kaydı. Yerden almaya çalışırken bir anlığına yola bakmayı unuttu.


Ve o an...


Görüş alanında bir kız belirdi. Frene bile basamadan ona çarptı. Araba aniden durdu. Direksiyonu başında donakalmış, nefesi kesilmişti.  Sanki birisi zamanı durdurmuştu. 


Kapıyı açtı. Kendisini dışarıya attığında bir o kadar çaresiz hissediyordu. Bu işin altından nasıl kalkabilirdim, dedi içinden. Rüyada mıyım diye sorgulamıştı. Tırnaklarını yüzüne geçirmişti. Babasını arayacaktı fakat babasıyla tartışırken ona ağır laflar etmişti. Stresten midesi yanmaya başladı, kendisini cimcikledi. Gözünden bir damla yaş aktı ve kendini tutamayıp ağlamaya başladı. Çalılıkların arasından bir ses gelmişti. O an anladı ki  böyle durarak hiçbir şey çözülmeyecekti. Derin bir nefes alıp cesaretini toplamaya çalıştı.  Ela gözlerindeki yaşı silip yerde yatan kıza bakmıştı. Kıza bakar bakmaz nutku tutulmuştu. Bir yerden tanıdık gelmişti. Dikkatlice baktığında tanıdığı birisine benzediğini fark etmişti. 


"Yaşıyor musun?" diye dudaklarından ses dökülmüştü. "Cevap ver," diye sesini yükseltti. Tekrar ağlamaya başladı. 


Parmağıyla nabzına bakacakken İblis, parmak izinin kalacağı korkusundan vazgeçti diye fısıldadı. Böyle bir riske girmeye cesaret edemezdi. 


Kız, gözlerini hafifçe araladığında "Yardım et" dedi titreyen sesiyle "H-hastaneye götür." Kızın ağzından kan gelmeye başlamıştı. Ne yapacağını bilememişti. Kızı kucağına alacakken iblis onu durdurdu ve götürürse başın daha büyük bir belaya gireceğini söyledi. Yavaşça başını sağa sola çevirdi; her hareketi onu çıkmaza götürüyordu. 


Kızın suratına baktığında yüzündeki acıyı görebiliyordu. Vicdanı buna sessiz kalamazdı; ne var ki, İblis onun yüreğine kara bir lekeyi işlemişti artık. Her ne kadar içinden yükselen çığlıklar, 'yardım et' diye haykırsa da, zihninde yankılanan fısıltılar daha baskındı. Her adımı, daha önce çizilmiş bir kaderin izlerini takip eder gibiydi. O an anladı ki, insan bazen en büyük savaşı kendiyle verir; kalbiyle ruhu arasında, hak ile heva arasında sıkışıp kalır. Ve bu savaşta her zaman kazanan olmazdı. Fakat o kazanacaktı. Hayatını kazanmaya adamıştı. Bir karar vermesi gerekiyordu. Verdi bile. Artık yolu belliydi: Kızı, ölümün