Hayatım boyunca sadece sevilmek istedim ama hiç bir zaman bu duyguyu tam olarak yaşamadım. Annem babam hiç biri bana bu sevgiyi hissettirmedi belki fazla şansızdım? belki sevilmiycek kadar kötü biriydim.
Ben Melis 17 yaşındayım babam ve annem ben henüz 8 yaşındayken ayrıldı annemle yaşıyorum annemle aram pek iyi değil.
Aslında bunun bir sebebi var ben ne zaman ona kendimi açsam beni dinlemedi umursamadı ve gün geçtikçe annemden nefret ettim
ANNE:Melis uyan okula geç kalıyorsun
Melis: tamam
Yine sabah oldu uyanmaktan nefret ediyorum ve içimden sayıklamaya başladım.
ANNE: günaydın yok galiba? Gel canım kahvaltı yap.
Melis: günaydın ben okula gidiyorum geç kaldım zaten
Anne: ama birşey yemedin!
Cevap vermeden evden çıktım ve okula doğru yürümeye başladım aklımda tek bir şey vardı okul ne zaman bitecek okula vardığımda o kızların bana hoş olmayan bakışlarını hissettim Berna Elif Ayça
Bu kızlar garip bir şekilde benden nefret ediyorlardı onlara hiç birşey yapmadım bundan emindim onlara bakmadan okulun içine yürümeye çalıştım
Berna: günaydın yokmu?
Cevap vermedim bakmadım bile ve birden Berna arkadan kolumu sert bir şekilde tuttu
Berna: günaydın ne bu acele selam yok? günaydın yok?
Melis: günaydın öldümü şimdi?
Berna sırıtarak
Berna: oldu canım Hadi defol git
Cevap verme zahmetine bile girmeden yukarı çıktım ders başladı ve sırama oturdum ve okula yeni bir öğrenci gelmişti kendini tanıtıyordu
---
Ders başladı ve ben sırama oturdum. Okula yeni bir öğrenci gelmişti; sınıfın önünde duruyor, heyecanla kendini tanıtmaya çalışıyordu.
Aysima: “Merhaba, ben Aysima…”
Berna hemen araya girdi: “Hadi tanıt kendini artık!”
Herkes gülmeye başladı ve Aysima’nın yüzü anında kızardı. Kekelemeye başladı, kelimeler birbirine karıştı.
Aysima: “B-ben Aysima, 17 yaşındayım… İstanbul’a yeni geldim.”
Öğretmen: “Ne güzel, memnun olduk. Nereden geliyorsun?”
Aysima: “İzmir’den… Babamın işi nedeniyle buradayız.”
Öğretmen: “Güzel, yerleş hadi.”
Aysima yanıma oturdu. Bir an göz göze geldik, şaşkın bir bakıştı bu, ama ardından yüzünde küçük bir gülümseme belirdi. İçimden “Ne tatlı…” diye geçirdim ama hemen dersin bitmesini istedim, gözlerimi deftere çevirdim.
Ders sona erdiğinde Aysima hala yanımdaydı. Heyecanı gözlerinden okunuyordu, sesi titriyordu:
Aysima: “Ay, çok heyecanlıydım ya! Umarım güzel tanıtım yaptım kendimi… O kadar çok yakışıklı erkeğin arasında mal mal konuştum.”
Ben: “Gayet normal davrandın, takma kafana.”
Aysima: “Ama şu Berna yok mu, beni utandırdı resmen!”
Gülümseyerek cevap verdim: “O, saçmalamayı sever, takma.”
Aysima hemen konuya girdi: “İsmin neydi senin? İçim ısındı sana, tatlısın… Telefon numaranı verir misin?”
Ben: “Melis.”
Aysima: “Melis… çok hoş bir isimmiş. Hadi gel, kantine gidelim, sana bir sürü şey soracağım.”
Kolumu tuttu ve kantine doğru çekti. Kalbim biraz hızlandı ama kendimi kaptırdım.
Kantin sessizdi ama bizim sohbetimizle dolup taşmış gibiydi. Aysima heyecanla konuşmaya devam etti:
Aysima: “O yeşilli çocuğun adı neydi?”
Ben: “Rüzgar’dan mı bahsediyorsun?”
Aysima: “Demek adı Rüzgar… İlk görüşte