Kitaplar Özellikler İletişim İndir
Son Ay
Dark Romance

Son Ay

23Beğeni
59Okunma
10 Bölüm
6,054Kelime
30 dkSüre
13.09.2025Tarih
Normal bir insan'ın, normal bir yaşamın, normal bir hikaye'nin anormal değişimi. Kimilerimiz son'u kaybediş olarak adlandırır. Kimileri ise başka bir yaşama başlangıç. Bu kitap uzun soluklu olup bütün hikayesi ücretsiz olarak yayınlacaktır. İçerisinde +18 kurgular ve detaylar mevcuttur.

Dönüşümün Başlangıcı

Asya, İstanbul'un kalabalık sokaklarında yaşayan 25 yaşında bir üniversite öğrencisiydi. Boğaziçi Üniversitesi'nde edebiyat bölümünde son sınıftaydı ve hayatı sıradan bir ritimde akıp gidiyordu. Sabahları kahvesini alıp derslere koşar, akşamları ev arkadaşı Rüya'yla birlikte eski bir apartman dairesinde film izlerdi. Rüya, onun en yakın arkadaşıydı; birlikte kahkahalar atar, sırlarını paylaşırdı. Ancak her şey, o tuhaf geceyle değişti.Her şey bir antika dükkanında başlamıştı. Asya, tez araştırması için eski kitaplar ararken, dükkanın tozlu raflarında eski bir kolye buldu. Kolye, parlak bir yakut taşıyla süslenmiş, eski bir işlemeyle kaplıydı. Dükkan sahibi, "Bu, Osmanlı döneminden kalma bir aile yadigarı," demişti, "Ama dikkat et, bazı eşyalar lanet taşır." Asya gülüp geçmişti, kolyeyi ucuza alıp boynuna takmıştı.
O gece, eve döndüğünde başı dönmeye başladı. Rüya mutfakta yemek hazırlarken, Asya odasına çekildi. Kolyenin taşı, sanki nabzı atıyormuş gibi ısınıyordu. Birdenbire, vücudu ateş gibi yanmaya başladı. Kalbi hızla çarpıyor, derisi kaşınıyordu. Aynaya baktığında gözleri kırmızıya çalıyordu. "Bu ne lan?" diye mırıldandı. Vücudu kasılıp gevşiyor, sanki içinden bir şey dışarı çıkmak istiyordu.Gece yarısı, ağrılar dayanılmaz hale geldi. Asya yatakta kıvranırken, kolye boynunda parladı ve bir enerji dalgası vücuduna yayıldı. Bu, eski bir vampir lanetiydi; kolye, yüzyıllar önce yok olan vampir ırkının son kalıntılarından biriydi. Lanet, taşı taşıyanı dönüştürüyordu, ısırılma olmadan, sadece eski bir büyüyle. Asya'nın damarları şişti, dişleri uzadı, teni soluklaştı. Gözleri karanlıkta netleşti, kulakları en ufak sesleri duyuyordu.
Dönüşüm tamamlandığında, sabah olmuştu. Aynaya baktığında, kendini tanıyamadı. Dişleri sivriydi, ama geri çekilebiliyordu. Güneş ışığı tenini yakmıyordu – belki lanet modernleşmişti – ama bir açlık hissediyordu. Kan açlığı.İlk şaşkınlık dalgası geldiğinde, Asya odasında panikledi. "Bu bir rüya olmalı," diye düşündü. Kalkıp mutfağa gitti, Rüya kahvaltı hazırlıyordu. "Günaydın, Asya! Sen dün gece erken yattın, iyi misin?" diye sordu Rüya.
Asya, arkadaşının boynundaki damarları gördü, nabzını duydu. Kalbi hızlandı, ağzı sulandı. "İyiyim, sadece başım ağrıyor," diye mırıldandı ve hızla odasına döndü. Gün boyunca evde kaldı, dışarı çıkmadı. Açlık büyüyordu. Buzdolabından et çıkardı, çiğ çiğ yedi, ama tatmin etmedi. Gece olduğunda, dışarı çıktı. Sokaklarda yürüdü, insanların kokusunu alıyordu. Bir kediyi gördü, yakalayıp ısırdı. Kanın tadı, onu sarhoş etti. "Ben ne oldum böyle?" diye ağladı, eve döndüğünde.Ertesi gün üniversiteye gitmek zorunda kaldı. Derslerde otururken, sınıf arkadaşlarının kokusu onu delirtiyordu. Profesörün sesi kulaklarında yankılanıyordu, aşırı duyarlıydı. Bir arkadaşına, "Neden bu kadar soluksun?" diye sorduğunda, Asya sinirlendi. "Hasta oldum, bırakın!" diye bağırdı, normalde sakin biriydi. Koridorlarda yürürken, birinin elini sıkarken fazla güç kullandı, çocuk acı içinde çekti elini.
"Özür dilerim, bilerek olmadı," dedi ama içinden, onun kanını
📖 Uygulamada Oku
App Store Google Play