Bölüm Şarkısı
Kolpa ve Yaprak Çamlıca/UNUTMADIM
🖤🩶🖤
''Kimi kalbini gömer dağlara, kimi sırlarını...''
Her günlerini sınır hattında, sıcak temasla geçiren bir tim. Her biri kendi savaşını içinde taşıyan yedi asker...
24 Aralık 2012 Eylül Karaca
Ormanlık alana yavaşça girdiğimde etrafta sadece piknik yapan aileler vardı. Dakikalardır dolanıp duruyordum ama hala çakırdan yana bir iz bulamamıştım. Çakır kim miydi? Daha okulun ilk haftasından hayatıma giren, bir anda kahramanım olan Demir Kaya idi. Henüz ona hiç adıyla seslenmedim. Ara ara bunun yüzünden ufak serzenişlerde bulunsa da ona çakır diye seslenmemi sevdiğini biliyordum. Ağaçların sıklaştığı patikaya doğru yürümeye başladığımda telefonumu cebimden çıkardım. Beni buraya çağırıp kendi nereye kaybolmuştu?
Tam numarasını tuşlayacağım an bedenime sarılıp yerle temasımı kesen bir çift kolla çığlığı basmıştım.
"Kız dur bağırma millet bir şey oldu sanacak." Duyduğum sesle derin bir nefes alırken hala kollarının arasında sallanıyordum. Bu çocuk gerçekten deliydi.
"Ya manyak mısın sen? İndir beni aşağı rezil oluyoruz."
Aslında indirmesini hiç istemiyordum. Sadece bir kaç aydır tanıdığım bu çocuğun ömrüm boyunca bana sarılmasını ve ayaklarımı yerden kesmesini istiyordum. Ayaklarım yavaşça yere basarken bedenimi ona doğru çevirdim. İşte karşımda bakmaya doyamadığım o gözler vardı. Çakır gözler...
"İndirdim oldu mu? Mutlu musun?" Hem deliydi hem de çok güzel trip atıyordu. Parmak uçlarımla yükselerek aramızdaki boy farkını düşürmeye çalıştım. Amacım ona düzgünce sarılmaktı ama 17 yaşında olduğunu iddia eden bu çocuk en az 185 idi.
Ben mi? Ben 160 olan sınırdaki boyumla zar zor geçmiştim sağlık muayenesinden. Çabalarıma ufak bir kahkaha atarak karşılık vermişti.
"Ne oldu küçük hanım yoksa pişman mı oldunuz kollarımın arasından çıktığınız için?" Bir yandan söylenip bir yandan yine kollarını belime dolayıp yerle bağlantımı kesmişti. Bu sefer bende gülerek kollarımı boynuna doladım.
"Ya sinsi sinsi arkadan yanaşırsan tabii kızarım. Korktum..."
"Yarın öbür gün düşmanlarda aynen böyle arkandan sinsi sinsi yaklaşacak Eylül. Ben seni geleceğe hazırlıyorum." Son kez sıkıca sarıldıktan sonra yere bıraktı bedenimi. Bir kolunu omuzuma atığında ise yavaş yavaş yürümeye başladık.
Sözlerinde ciddi olduğunu bilsem de bugün tatil günümüzdü. O yüzden sadece Eylül ve Çakır olmaya niyetim vardı. Şımarık bir gülümseme kondurdum dudaklarıma.
"Şöyle yapalım... Ben ne zaman bir tehlikenin ortasında kalırsam sen yine böyle gelir beni kucaklayıp kaçırırsın olmaz mı?"
Adımlarımız durmuştu. Bakışları yüzüme döndüğünde hayatımda yine bir ilki yaşatmıştı bana. Çünkü o çakır gözlerde, bana sunulan derin bir şefkat vardı. Yüzüme doğru yavaşça edildiğinde gözlerini bir an olsun kaçırmadı gözlerimden.
"Olur... Sen ne zaman ah desen ben yanında olacağım. Başın ne zaman sıkışsa, ne zaman bana